Türk bilim insanı, jeofizik mühendisi ve eğitimci Ahmet Mete Işıkara, 1960’lı yıllardan itibaren depremlerin önceden belirlenmesine yönelik sayısız çalışmanın içinde yer aldı. Yerli ve yabancı pek çok kurum çatısı altında manyetik ve elektromanyetik yöntemlerle yer kabuğunun yapısını inceledi. 1985 yılında göreve başladığı Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırmaları Enstitüsü, Ahmet Mete Işıkara ile birbirinden önemli projeleri hayata geçirdi. Türk kamuoyu Ahmet Mete Işıkara ismini daha çok 17 Ağustos depreminden sonra duymaya başladı. 1999 yılında gerçekleşen bu deprem bir taraftan yakın tarihimizin en acı olaylarına sahne oldu. Bir taraftan da deprem bilincinin gelişmesinde büyük bir rol üstlendi. Bu süreçte Ahmet Mete Işıkara katıldığı sayısız etkinlikle depreme karşı farkındalıklarımızı arttırdı. Bu çalışmalarına atfen Türkiye’nin Deprem Dede‘si olarak anılmaya başlandı. Bir Ofix Blog klasiği olan başarı hikayeleri köşemizde bu hafta, Ahmet Mete Işıkara‘nın hayatından kesitler sunarak başarı hikayesini okurlarımızla paylaşacağız.
Ahmet Mete Işıkara kimdir?
Ahmet Mete Işıkara, 22 Ekim 1941 tarihinde Mersin’de dünyaya geldi. Lise eğitimini 1959 yılında Mersin Lisesi‘nde tamamladı. Ardından lisans eğitimi için İstanbul’a gitti. 1965 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Jeofizik Bölümü‘nden mezun oldu. Kendisi başarılı bir öğrenciydi ve alanında ilerlemek istiyordu. Mezuniyetinin ardından aynı bölümde asistan oldu ve doktorasını yaptı. 1960’lı yıllarda ülkemizde jeofizik alanında yeterli sayıda uzman yoktu. Bu nedenle Ahmet Mete Işıkara üzerindeki sorumluluğun bilincindeydi. Ülkemiz deprem kuşağı üzerindeydi. Oysa depremler hakkında çok az şey biliyorduk. Doktorasını tamamladıktan sonra depremlerle ilgili daha fazla şey öğrenmek için çeşitli araştırma projelerinde yer aldı. Bu dönemde katıldığı arzmanyetik alanının değişimiyle ilgili çalışmalar, depremleri önceden belirlemek konusunda ona önemli bir vizyon kazandırdı. 1976 yılına kadar devam eden bu araştırmalarda, manyetik ve elektromanyetik yöntemlerle yer kabuğunun yapısını inceledi. 1976 yılında Türkiye Ulusal Jeodezi ve Jeofizik Birliği Ulusal Jeomagnetizma ve Aeronomi Komisyonu‘nun başkanlığını yaptı.
- Ahmet Mete Işıkara (1941-2013)
1970’li yıllardan itibaren Ahmet Mete Işıkara, depremlerin önceden belirlenmesine yönelik olarak düzenlenen yerli ve yabancı pek çok araştırma projesinde yer aldı. Bu süreçte Avrupa Depremlerin Önceden Belirlenmesi Çalışma Grubu‘nun koordinatörlüğünü yaptı. Ardından Avrupa Konseyi Deprem Uzmanları Komitesi‘nde ülkemizi temsil etti. Bu görevini 1983 yılına kadar sürdürdü. Ayrıca Avrupa Sismoloji Komisyonu‘nda ülkemizi temsil etti. 1985 yılında Boğaziçi Üniversitesi‘nde göreve başladı. Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırmaları Enstitüsü‘nde müdür yardımcısı oldu. Aynı zamanda da Jeofizik Anabilim Dalı‘nın başkanlığını yaptı. 1991 yılında enstitünün müdürü oldu. Bu görevini 2002 yılına kadar sürdürdü. Bunlara ek olarak Boğaziçi Üniversitesi‘nde rektör yardımcılığı yaptı. 2000 yılına kadar üniversitenin yönetim kurulu üyesi olmayı sürdürdü. Fakat geniş kitlelerin Ahmet Mete Işıkara ismini duyması 1999 Gölcük depreminden sonra gerçekleşti. Nitekim o günlerde katıldığı sayısız etkinlikte depremi anlattı. Deprem anında yapılması gerekenler hakkında faydalı bilgiler paylaştı. Toplumu bilinçlendirmeye yönelik sayısız projeye aktif katılım gerçekleştirdi.
- “Sağlam zemin yoktur, sağlam bina vardır.” A. M. I.
Gölcük Depremi ve Ahmet Mete Işıkara
1999 yılında gerçekleşen Gölcük depremi, ülkemizin deprem kuşağı üzerinde yer aldığı gerçeğini acı bir şekilde hatırlattı. O dönemde Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırmaları Enstitüsü‘nün müdürü olan Ahmet Mete Işıkara bir anda tüm medyanın odağında yer almaya başladı. Kamuoyunun en merak ettiği konulardan biri şüphesiz ki İstanbul’da yakın tarihte büyük bir deprem olup olmayacağıydı. Katıldığı her etkinlikte bu soruya muhatap olan Ahmet Mete Işıkara, aslında depreme her an hazırlıklı olmamız gerektiğine işaret etti. Ülkemiz deprem kuşağında yer aldığı için her an her noktada deprem olma ihtimali vardı. Ahmet Mete Işıkara‘nın verdiği mesajlar, öncelikle bu gerçeği kabul etmemiz gerektiğine işaret ediyordu. Bu bağlamda zemin ve üst yapı arasındaki ilişkinin önemine özellikle vurgu yaptı. Nitekim ülkemizde bu konuyla ilgili çeşitli önyargılar mevcuttu. Bunlardan biri, sağlam zeminlere inşa edilen binaların depreme dayanıklı olduğuydu. Oysa zeminin sağlam olması, binanın depremden zarar görmeyeceği anlamına gelmiyordu.
- Deprem mühendisliği alanında zemin ve üst yapı incelemelerinin birlikte ilerlemesi gerektiğini vurguladı.
1999 Gölcük depremi öncesinde ülkemizde depreme hazırlık ve deprem bilinci konusunda pek çok eksiklik vardı. Örneğin mevcut binaların dahi birçoğunun zemin etüdü yoktu. Deprem risk haritaları, afet yönetimi gibi konularda pek çok bakımdan kötü bir noktadaydık. Dolayısıyla kamu yöneticilerinin depreme hazırlık bağlamında önemli kararlar almaları gerekiyordu. Deprem alanında ülkemizin sayılı uzmanlarından biri olan Ahmet Mete Işıkara, aydın olmanın gereğini yaptı. Bu çerçevede kamu yöneticilerine yapmaları gereken işlerle ilgili tavsiyelerde bulundu. Örneğin yeni yerleşime açılacak alanlarda zemin incelemelerinin ciddiye alınması bunlardan biriydi. Bu gibi tavsiyeler aynı zamanda da inşaat sektöründe tüm paydaşları yakından ilgilendiriyordu. Çünkü zemin koşullarına uygun üst yapı dizaynı birçok disiplinle yakından ilgili bir konuydu. Kamu yöneticilerine yaptığı tavsiyeler içinde en önemlisi ise şüphesiz ki deprem bilincinin geliştirilmesiydi. Bu konuda da kendisi öncü bir rol üstlendi. Eğitimcilik alanında uzun yıllar içinde kazandığı deneyimler sayesinde her yaş grubuyla kolayca iletişim kurdu.
- “İnsanlar bilinçsizlikten binalardan atlıyor. Deprem bilinci olsa bunlar yaşanmaz.” A. M. I.
Türkiye’nin Deprem Dede’si
2000 yılında Ahmet Mete Işıkara, Başbakanlık Ulusal Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü bünyesinde danışmanlık yapmaya başladı. Bu görevini 2 yıl sürdürdü. Ardından kısa adıyla AHDER olarak bilinen Afete Hazırlık Eğitim Derneği‘nin başkanlığını yaptı. 2005 yılında Türk Kızılayı‘nda genel başkan danışmanı oldu. Bu süreçte toplumun tüm kesimlerinde deprem bilincinin gelişmesi için sayısız eğitim faaliyetinde yer aldı. Bu faaliyetler içinde çocuklarla birlikte gerçekleştirdiği faaliyetler, Ahmet Mete Işıkara‘ya yeni bir unvan kazandırdı. Çocuklar kendisine Deprem Amca, Deprem Dede gibi isimlerle hitap ediyordu. Sonunda Deprem Dede hitabı Ahmet Mete Işıkara‘nın ismiyle özdeşleşti. Her yaş grubundan katılımcıya depremi, deprem anında ve sonrasında neler yapmak gerektiğini bıkmadan, usanmadan anlattı. İlerleyen yaşına rağmen davet edildiği tüm etkinliklerde bilgilerini paylaştı. Hiçbir soruyu yanıtsız bırakmadı. Üstelik tüm sorulara bilimsel veriler eşliğinde cevap verdi. Ayrıca üslubuna hep dikkat etti. En sert eleştirilerini bile kimseyi üzmeden ifade etti.
- “Sevdiği bir işi birilerine faydalı olacağını bilerek yapınca yorulmuyor insan.” A. M. I.
Gölcük depreminden sonra Ahmet Mete Işıkara‘nın öncülüğünde gelişen deprem bilinci, ülkemizde pek çok dönüşümü hızlandırdı. Bu süreçte yasal mevzuatımızda birbirinden önemli değişiklikler hayata geçti. Kamu otoritelerinin de konuya ilişkin farkındalıkları arttı. Bu bağlamda çeşitli yönetmelikler çıkartıldı, binaların depreme dayanıklılığı daha sıkı takip edildi. Kentsel dönüşüm projeleri başladı, kamu binaları güçlendirildi. Afet yönetimi konusunda önemli projeler hayata geçti. Bugünden baktığımızda Gölcük depreminin yakın tarihimiz için ne denli önemli bir dönüm noktası olduğunu daha iyi anlıyoruz. Ayrıca bu dönüşümlerde Ahmet Mete Işıkara‘nın katkılarını da minnetle anıyoruz. Kendisi 2013 yılında İstanbul’da çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Ancak öncülük yaptığı bilinç dönüşümü, depreme karşı farkındalıklarımızı arttırmaya devam ediyor. Nitekim Boğaziçi Üniversitesi‘nde yetiştirdiği sayısız öğrenci, günümüzde onun izinden giderek bu bilincin artmasına katkı sağlıyor. 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminde kaybettiklerimizi geri getirmek mümkün değil. Fakat toplum olarak bir daha böyle acılar yaşamamayı diliyoruz.
- “Güvenli yapı, depremden korunmanın en önemli yolu. Toplum da güvenli yapıyı önemsemeye başladı. Bilinç tırmanıyor ama daha çok yolumuz var, çok…” A. M. I.
Tüm okurlarımızın her gününün bir başarı hikayesi ile geçmesini diliyoruz…