Chester Floyd Carlson: Fotokopi makinesini yaratan mucit…

1930’lu yıllarda ABD’de bir patent bürosunda çalışan Chester Floyd Carlson, patent başvurusunda sunulan belge ve resimleri kopyalıyordu. Bu iş için fotoğraf çekmek hem çok masraflı, hem de zahmetliydi. Belge ve resim kopyalamada daha hızlı ve ucuz bir çözüm bulmak için sürdürdüğü çalışmalar sonucunda, yeni bir yöntem geliştirdi ve ilk fotokopi makinesi olan xerografı icat etti… Ofix sitesinin online alışveriş rehberi Ofix Blog‘da her Pazartesi ele aldığımız başarı hikayelerine bu hafta, Chester Floyd Carlson ve fotokopi makinesinin icadı ile devam ediyoruz.

Chester Floyd Carlson

Ünlü mucit Chester Floyd Carlson, 8 Şubat 1906 tarihinde Washington’da dünyaya geldi. Ailesinin maddi durumunun iyi olmaması nedeniyle, iş hayatına henüz 12 yaşındayken giriş yaptı. Bir taraftan da okula devam eden küçük Chester, bilimsel icatların günlük hayatı hızlı bir şekilde dönüştürmekte olduğu bu yıllarda bilime büyük bir ilgi duyuyordu. İş hayatının bu ilgiyi azaltmasına izin vermedi, yoksulluktan kendisini ve ailesini kurtarabilmenin tek yolunun teknik yeteneklerini geliştirmek olduğuna inandı. Nitekim Thomas Edison, Alexander Graham Bell gibi başarılı mucitlerin hayatlarını okudukça bu inancı daha da arttı ve bilimsel icatları yakından takip etmek için defterler tutmaya başladı.

Küçük Chester’in bu merakı, annesinin ölümünden sonra onu hayata bağlayan en önemli şeylerden biri haline geldi. Defterlerinde biriktirdiği icatlar, hayal dünyasını ve düşünce ufkunu genişletiyor, yeni icatlar konusunda ona ilham veriyordu. Bu merakını ciddiye almayan, hatta küçümseyen ailesine rağmen, Cal Tech’e (Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü) girmeyi başardı. Ekonomik yönden ailesini desteklemeyi sürdürdüğü bu dönemde özellikle de fizik ve matematikten çok yüksek notlar alarak yeteneklerini ispatladı. Cal Tech’te aldığı eğitim, Carlson’un kendine duyduğu güveni arttırdı. Üstelik, bilimsel icatların ne denli zor bir süreçte açığa çıktığını ve ilk başta gereksiz gibi görünen bir şeyin hayatı nasıl değiştirebildiğini görmesini sağladı. 

Cal Tech’ten mezun olduktan sonra Carlson, Bell Telephone Labratories’te araştırma mühendisi olarak işe başladı. Ne var ki, 1929 Bunalımı’nın başta ABD olmak üzere dünya piyasalarını derinden sarstığı bu dönemde şirketin işleri bozuldu ve Carlson işsiz kaldı. Teknik alanda bir an önce bir iş bulup çalışmak isteyen Carlson’un iş başvuruları hep sonuçsuz kalıyordu. Uzun süren bir işsizlik döneminin ardından, patent bürosunda çalışma fikri ona çok cazip gelmeye başladı. Bilimsel icatlara duyduğu yoğun ilgiliyi bu sayede iş hayatında koruyup kullanabilirdi. Sonunda, P. R. Mallory & Co.’nun patent departmanında işe başladı.

Elektron Fotoğrafçılığı ve Xenograf

Patent bürosunda çalıştığı dönemde Chester Floyd Carlson, bir taraftan yoğun bir iş temposu içinde çok sayıda belge ve resim kopyalıyor, bir taraftan da hukuk dersleri alıyordu. Belge kopyalama konusunda bir icat yapma fikri, ilk olarak bu dersler sırasında zihninde belirmeye başladı. Nitekim Carlson’un, hukuk kitaplarını alacak parası yoktu ve hem bu kitapları kopyalamak, hem de işi gereği yaptığı patent çizimleri ve şartnameleri çoğaltmak, Carlson için son derece zor bir hal almıştı. Bunun üzerine, belge kopyalama konusunda yeni bir yöntem geliştirmek üzere çalışmalarına başladı.

Bu dönemde Carlson, fotoiletkenler üzerine çalışmalarını yoğunlaştırdı. New York Halk Kütüphanesi’nde yaptığı araştırmalar sırasında, Paul Selenyi’nin bu konudaki çalışmalarını inceleme fırsatı buldu. Çeşitli maddelerin elektrik iletkenliğinin ışığa bağlı olarak değiştiğini bulan Selenyi’nin fotoiletkenler konusundaki çalışmaları, Carlson için iyi bir hareket noktasıydı. Böylelikle Carlson, maddenin ışık altında değişken iletkenliğini kullanarak kopya edilecek belgenin sabit bir gölgesini oluşturmak üzere deneyler yapmaya başladı.

Deney sonuçları, elektron fotoğrafçılığında yeni dönemin habercisiydi. Nitekim Carlson, fotoiletkenler kullanarak elektrostatik etkilerle görüntü kopyalamayı başarmıştı. 8 Eylül 1938 tarihinde, elektron fotoğrafçılığı konusunda ilk patentini aldı. Carlson’un bulduğu yöntemde, kopyalanacak belge özel bir camın üzerine yerleştiriyor ve üzerine parlak bir ışık yansıtıyordu. 22 Ekim’de bu yöntemi uygulayarak yaptığı deneyin tarihi ve yerini ifade eden “10.-22.-38 ASTORIA” yazısını cam bir levhadan mumlu kağıdın üzerine geçirmeyi başardı.

Bu yönteme Carlson, Yunancada “kuru” anlamına gelen xeros sözcüğü ile “yazma” anlamına gelen “graphia” sözcüklerini birleştirerek oluşturduğu xerografi adını verdi. Bu yöntemi kullanarak belgeleri çoğaltan makineye ise xerograf adını verdi. Ki bu icat, Carlson’un çocukluk hayali olan büyük mucit olma hayalini gerçekleştirmesini sağlayan ilk fotokopi makinesiydi. 19 Kasım 1940’da patentini aldığı xerograf, ısı ve ışık enerjisi sayesinde toner içindeki toz mürekkepleri belgeyi kopyalayacak şekilde diğer kağıda yapıştırıyordu.

Baskı Teknolojilerinde Büyük Dönüşüm

Carlson’un bu icatı, 1940’lı yılların başlarında hiç ilgi görmedi ve Carlson 20’ye yakın şirketin kapısını çaldıysa da xerografla ilgilenen olmadı. Fakat 1944 yılında Ohio’da Battelle Memorial Institute, bir telif hakkı sözleşmesiyle xerografı geliştirmek için birlikte çalışmayı kabul etti. Xerografla ilgili bu çalışmalar, baskı teknolojileri alanında faaliyet gösteren Haloid Corporation ve Joseph Wilson’un dikkatini çekti. 1906 yılında New York Rochester’da kurulan Haloid Corporation, en büyük rakibi Kodak karşısında üstünlük elde etmek için xerograf üzerine çalışmalarını yoğunlaştırdı. 1947 yılında, xerografı geliştirmek üzere bir anlaşma yapıldı. 2 yıl sonra piyasaya sunduğu Xerox fotokopi makinesi, kağıt üzerindeki görüntüleri 45 saniyede kopyalayabiliyordu.

Xerox fotokopi makineleri, Avrupa pazarında büyük bir ilgiyle karşılandı. Bu dönemde şirketin geleceğinin fotokopi makinelerinde olduğunu düşünen yönetim, şirket ismini Haloid Xerox Inc. olarak değiştirdi. 1959 yılında, ilk otomatik fotokopi makinesi Xerox 914 piyasaya sunuldu. Lansmanı 16 Eylül günü televizyon gösterisiyle yapılan bu ürünler, belgeleri çoğaltmayı xerografa oranla çok daha hızlı ve ekonomik hale getirdi. Ağırlığı 650 kilogramı bulan bu ürünler, daha çok kurumsal firmalar için tasarlanmıştı. Küçük işletmeler içinse ürünlerin aylık olarak kiralanmasına başlandı ve daha küçük modeller tasarlandı.

Xerox 914 fotokopi makinelerinin gördüğü ilgi sonucu şirket, 1961 yılında ismini bir kez daha değiştirdi ve Xerox Corporation olarak hisseleri New York Borsası’nda işlem görmeye başladı. Bir yıl sonra, Fuji Photo Film ile yarı yarıya ortaklıkla Fuji Xerox Co. şirketi kuruldu. 1969 yılında şirket merkezi Stamford Connecticut’a taşındı. Bir yıl sonra Kaliforniya’da Palo Alto Araştırma Merkezi faaliyete başladı. Bu adımlarla Xerox, belge yönetimi alanında kazandığı deneyimleri bilgi teknolojileri alanında da kullanmaya başladı. 1977 yılında geliştirdiği ilk lazer yazıcılarla Xerox’un piyasadaki liderlik konumu güçlendi.

Carlson ve Xerox

Çocukluk hayali olan ünlü bir mucit olma hayalini xerografla gerçekleştiren Chester Floyd Carlson, Xerox şirketiyle yakaladığı sinerji ve geliştirdiği yeni ürünler sayesinde hem istediği zenginliğe kavuştu, hem de baskı teknolojileri tarihine adını yazdırmayı başardı. Bununla birlikte, 1968 yılında hayata gözlerini yumuncaya kadar sade ve mütevazi yaşam tarzını hiç değiştirmedi. Kazandığı serveti sosyal projelerde ve genç mucitlerin desteklenmesi için kullandı. Yarattığı fotokopi makinesi, matbaanın bulunmasından sonra baskı teknolojilerinde ortaya çıkan en büyük ikinci devrimdi. Fotokopi makinelerini hızla geliştiren Xerox, belge çoğaltma konusunda eğitim ve iş hayatında yaşanan sorunlara yepyeni çözümler üretti.

Ofis dostu Xerox fotokopi makineleri Ofix’te!

Ofix’te satışı devam eden diğer Xerox ürünlerini inceleyebilirsiniz. Kurumsal müşterilerimiz için sunduğumuz özel fırsatlardan yararlanmak için OfixPlus üyesi olabilirsiniz.

Tüm okurlarımıza başarı hikayeleri ile dolu bir hafta diliyoruz… 

İlgili yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir