Cüneyt Arkın: Sinemaya adanmış bir hayat…

28 Haziran Salı günü sanat dünyamızdan bir yıldız kaydı. Yeşilçam’ın unutulmaz oyuncusu Cüneyt Arkın hayatını kaybetti. 300’den fazla sinema filmi, birçok dizi ve tiyatro oyununda seyircisine unutulmaz anlar yaşatan Cüneyt Arkın‘ın vefatı ülkemizde büyük bir üzüntü yarattı. Yeşilçam melodramlarının yakışıklı jönü, oynadığı her rolü adeta yaşadı, her rolün hakkını verdi. 1970’li yıllarda rol aldığı tarihsel içerikli filmlerde Malkoçoğlu, Kara Murat, Battal Gazi karakterleriyle milli bilinci güçlendirdi. Yenilmez ve yiğit direnişçi rolleriyle Türk insanının gönlünde taht kurdu. Filmlerinde dublör kullanmayı reddetti. Bu nedenle sayısız kaza geçirdi. Aldığı yaralar bedeninde kalıcı hasarlar meydana getirdi. Fakat en ufak bir pişmanlık duymadan yoluna devam etti. Oyunculuğun yanı sıra senaristlik, yönetmenlik ve yapımcılık alanlarında da önemli başarılara imza attı. Bir Ofix Blog klasiği olan başarı hikayeleri köşemizde bu hafta, Cüneyt Arkın‘ın hayatından kesitler sunarak başarı hikayesini okurlarımızla paylaşacağız. Bu vesileyle kendisine rahmet, yakınlarına ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyoruz. 

Cüneyt Arkın kimdir?

Cüneyt Arkın adıyla bilinen Fahrettin Cüreklibatır, 8 Eylül 1937 tarihinde Eskişehir’in Odunpazarı ilçesine bağlı Karaçay köyünde dünyaya geldi. Babası Hacı Yakup Cüreklibatur, Kurtuluş Savaşı’na katılan Nogay Türklerindendi. Küçük Fahrettin‘in ilk gençlik yılları Eskişehir’de geçti. Lise eğitimini Eskişehir Atatürk Lisesi‘nde tamamladı. Ardından İstanbul Tıp Fakültesi‘ne giriş yaptı. Fakülte yıllarında hem okudu, hem çalıştı. Üniversite eğitiminin ilk yılları Sirkeci’de bir otel odasında iki inşaat işçisiyle birlikte geçti. Derslerinden artakalan zamanlarında onlarla birlikte şantiyede çalışıyordu. Kazandığı para ise borçlarını ödemeye bile yetmiyordu. 60 liralık bursu ihtiyaçlarını karşılamıyordu. Buna rağmen 1961 yılında mezun olmayı başardı. Stajını yapıp eğitimini tamamladıktan sonra aslında hasta tedavi edebilir konuma gelmişti. Fakat hocası Cihan Abaoğlu onu evlere hasta bakıcı olarak göndermeye başladı. Hastanın başında 24 saat beklemesini gerektiren hasta bakımı işi onu çok yıprattı. Kendisini en fazla üzen olay ise görev yaptığı evlerde önüne koydukları artık yemeklerdi. 

Genç Fahrettin, 15 liralık günlük yevmiyesini aldığında fırına koşup ekmek alıyordu. Karnını ekmekle doyuruyordu. Gururunu inciten artık yemekleri ekmekle unutuyordu. Öyle ki, ekmek yemekten duyduğu haz hayatı boyunca devam etti. Kaldığı otellerde baş ucunda hep bir parça ekmek oldu. Ekmek kokusunu duyarak uyumak ona hep çok keyif verdi. Fahrettin Cüreklibatır askerliğini 1963 yılında Eskişehir’de yedek subay olarak yaptı. Bu sırada ünlü yönetmen Halit Refiğ, Şafak Bekçileri filmini çekiyordu. Filmin başrolünde Göksel Arsoy vardı. Fahrettin Cüreklibatır, Halit Refiğ‘in dikkatini çekti. İleride onu sinemaya kazandıran kişi de Halit Refiğ olacaktı. Askerliğinin ardından Fahrettin Cüreklibatır, Adana ve çevresinde doktorluk yaptı. Bu dönemde Artist dergisinin düzenlediği yarışmaya katıldı. Yarışmada birinci olması, oyunculuk alanında başarılı olabileceğinin ipuçlarını gösterdi. Fakat Fahrettin Cüreklibatır ismi sanat dünyasında ilgi uyandıran bir isim gibi görünmüyordu. Bu nedenle Artist dergisinin yöneticisi Recep Ekicigil, ona yeni bir isim yaratmaya karar verdi. 

Fahrettin Cüreklibatır’dan Cüneyt Arkın’a

Cüneyt Arkın‘la ilgili olarak öteden beri merak edilen sorulardan biri, “Cüneyt Arkın ismini ona kim verdi?” sorusudur. Bu kişi Recep Ekicigil‘di. Cüneyt Arkın ismindeki Cüneyt, ünlü sinema ve tiyatro oyuncusu Cüneyt Gökçer‘den geliyordu. Arkın soyadı ise Arkın Kitabevi‘nin sahibi Ramazan Arkın‘dan alındı. Böylelikle Cüneyt Arkın ismi Recep Ekicigil tarafından 1963 yılında yaratılmış oldu. Bu dönemde Cüneyt Arkın, Halit Refiğ‘in teklifiyle sinemaya girdi. Cüneyt Arkın‘ın ilk filmi 1963 yapımı Kaderin Mahkumları filmi oldu. 2 yıl içinde 30 filmde rol aldı. Bunlardan Gurbet Kuşları filmi, Cüneyt Arkın‘ın gençliği ve sinema kariyeri içinde önemli bir dönüm noktasıydı. Nitekim filmdeki kavga sahnesi, aksiyon filmlerine yatkınlığını gösterdi. Bir süre daha romantik filmlerde oynamayı sürdüren Cüneyt Arkın, daha sonra aksiyon filmlerine geçti. Halit Refiğ‘in bu gözlemi böylelikle Yeşilçam’a aksiyon filmlerinde en önemli yıldızlarından birini kazandırdı. Cüneyt Arkın bu dönemde İstanbul’a gelen Medrano Sirki‘nde çalışarak kendisini eğitti. 

Yeşilçam’da Cüneyt Arkın

1960’ların ikinci yarısında Cüneyt Arkın, Yeşilçam melodramlarının romantik kahramanı olarak öne çıkmayı başardı. Yakışıklı görünümünün yanı sıra oyunculuk yeteneğinin büyüklüğü, bu başarısındaki esas nedendi. Yeşilçam’ın dört yapraklı yoncası olarak bilinen Türkan Şoray, Fatma Girik, Hülya Koçyiğit ve Filiz Akın ile birçok aşk filminde rol aldı. Fakat bu dönemde maddi durumu çok da iyi sayılmazdı. Yani filmlerinde canlandırdığı yoksul ama gururlu genç tipini aslında kendi hayatında da bizzat yaşıyordu. 1965 ve 1966 yıllarında 19, 1967 yılında 16, 1968 yılında 14 filmde başrol oynadı. Dahası o yıllarda Yeşilçam’da tarihsel içerikli filmlere ilgi yüksekti. Bu süreçte Cüneyt Arkın da bu filmlerde rol aldı. Cüneyt Arkın denildiğinde akla ilk gelen rollerden biri Malkoçoğlu‘ydu. Malkoçoğlu filmlerine 1966 yılında başladı. 1973 yılına kadar bu seride 7 filmde başrol oynadı. Diğer taraftan 1971 yılında başladığı Battal Gazi serisi içinde 3 yılda 4 filmde Battal Gazi‘yi canlandırdı. 

Yeşilçam’ın yakışıklı jönü Cüneyt Arkın, tarihsel içerikli filmlerinde unutulmaz performanslara imza attı. Medrano Sirki‘nde aldığı akrobasi eğitimi bu konuda ona önemli kazanımlar sağladı. Filmlerinde daha iyi bir canlandırma yapmak için binicilik ve karate alanında uzmanlaştı. Öğrendiği teknikleri filmlerinde kullandı. En zorlu sahnelerde bile dublör kullanmayı reddetti. Bu nedenle tehlikeli sahnelerde defalarca kemikleri kırıldı. Geçirdiği kazalar nedeniyle omuriliğinden sakatlandı. Performansının yanı sıra karakter özellikleriyle de kitlelerin beğenisini kazandı. Malkoçoğlu, Battal Gazi ve diğer tarihsel karakterleri, adaleti hiçbir zaman elden bırakmadı. Her zaman iyi kalpli ve yardımseverdi. Fakat filmlerinden önemli bir kazanç elde edemedi. Oynadığı aksiyon filmlerinde her an ölümle burun burunaydı. Oysa elde ettiği kazanç film başına 150 bin lira düzeyindeydi. O dönemin önemli gazino sanatçıları ise film başına birkaç milyon lira gelir elde edebiliyordu. 

Cüneyt Arkın ve Aksiyon Filmleri

Cüneyt Arkın‘ın aksiyon filmleri, Yeşilçam’da o güne kadar benzeri olmayan yeni bir oyunculuk stilinin doğuşunu sağladı. Yeşilçam’ı karakterize eden esas filmler melodramlardı. İzleyicisini kâh hüzünlendiren, kâh sevindiren filmler yüksek gişeler yapıyordu. Cüneyt Arkın‘a kadar Yeşilçam, aksiyon filmlerine pek yanaşmamıştı. Çünkü her şeyden önce, bu alanda yetişmiş oyuncu yoktu. Yeşilçam’da isim yapan oyuncuların büyük bölümü tiyatro kökenliydi. Diğerleri ise usta tiyatrocuları izleyerek kendilerini yetiştirmişti. İşte böyle bir ortamda Cüneyt Arkın, yepyeni bir oyunculuk stili yarattı. Nitekim aksiyon filmlerinin hazırlıklarına günler öncesinden başladı. Bedenine uygun kondisyonu kazandırmak için günlerce çalıştı. Üstelik kendisini hiçbir zaman yeterli görmedi. Hep daha iyisini yapmak istedi. Yeşilçam’ın doğaçlama gelişen hareketli sahnelerinden farklı olarak tüm planları defalarca çalıştı. Örneğin Fatma Girik ile başrolünü paylaştığı Köroğlu filmi için günlerce binicilik dersi aldı. Öğrendiği tüm teknikleri başarılı şekilde uyguladı. Rol aldığı aksiyon filmleri Yeşilçam’da 1970’lerde birçok aksiyon oyuncusuna örnek oldu. 

1970’li yıllarda Cüneyt Arkın toplumsal içerikli filmlerde yer aldı. Tarık Akan ile birlikte başrollerini paylaştığı Maden filmi bunlardan sadece biriydi. 1978 yılında vizyona giren Maden‘den bir yıl sonra Vatandaş Rıza ile Cüneyt Arkın yeni bir toplumsal içerikli filme imza attı. Oyunculuk alanında ilk ödülünü ise 1969 yılında İnsanlar Yaşadıkça filmiyle kazandı. Antalya’da gerçekleşen 6. Altın Portakal Film Festivali‘nde en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandı. 1972 yılında Yaralı Kurt filmiyle Altın Koza Film Festivali‘nde ikinci oldu. Birinciliği ise Yılmaz Güney kazanmıştı. Ancak siyasi baskılar sonucu birinciliği kaybetti. Cüneyt Arkın bu durumu protesto etti, birinciliği reddetti. 1976 yılında Mağlup Edilemeyenler filmiyle Antalya Altın Portakal Film Festivali‘nde en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandı. Sonraki süreçte aksiyon filmlerinin yanı sıra komedi filmlerinde de seyirciyle buluştu. Hemen tüm toplum kesimlerinden insanları canlandırdı. Özellikle halkın sorunlarını sinemaya yansıttı. 

Yeşilçam’daki Sıra Dışı Deneme

Cüneyt Arkın ismiyle özdeşleşen filmlerden bir diğeri de şüphesiz ki Dünya’yı Kurtaran Adam filmiydi. 1982 yılında vizyona giren bu film, türü ve konusu bakımından çok farklıydı. Nitekim türü, Yeşilçam’da başka örneği bulunmayan fantastik bilimkurgu türüydü. Konusu ise iki Türk uzay pilotunun bilinmeyen bir gezegendeki maceralarını anlatıyordu. Filmde uzay pilotları kaza geçirerek bir gezegene düşer. Böylelikle Dünya’yı bekleyen büyük tehlikeyi öğrenirler. Tehlikeyi önlemek için büyük fedakarlıklar yaparlar. 50 milyon liralık bütçeyle çekilen bu film, Cüneyt Arkın filmleri içinde en ilginç filmlerden biri oldu. Film için Kilyos sahillerinde özel maketlerin yapımı gerçekleşti. Ne var ki çıkan fırtınada set yerle bir oldu. Bunun üzerine bazı sahneler Yıldız Savaşları filminden kopyalandı. Maddi imkansızlıklar nedeniyle birçok sahnesi sorunlu olan bu film, Yeşilçam tarihinde sıra dışı bir deneme oldu. En iyi Cüneyt Arkın filmleri 1980’lerde Ölüm Savaşçısı, Sürüdeki Adam gibi filmleriyle devam etti. 

1980’li yıllarda Cüneyt Arkın, oyunculuğun yanı sıra senaristlik ve yönetmenlik alanında da yeteneklerini sergiledi. Senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendiği filmler arasında örneğin Gırgır Ali, Deli Şahin gibi filmler vardı. Ayrıca Vatandaş Rıza, Kartal Murat gibi birçok filmin yapımcısı oldu. Diğer taraftan 1990’lı yıllarda televizyon dizileri önem kazanmıştı. Bu durum Arkın‘ın sanat yaşamını da etkiledi. Böylelikle Cüneyt Arkın‘ı polisiye dizilerinde izledik. 1992 yılında Teleon kanalında gösterime giren Polis dizisindeki Komiser Kemal rolüyle 1990’lara damgasını vurdu. Sonrasında Merhamet, Şişeler, Uyuşturucu, Zirvedekiler ve Bizim Ev gibi pek çok dizide televizyon ekranlarında yer aldı. Ayrıca birçok dizide konuk oyuncu olarak ekranda göründü. Örneğin Cennet Mahallesi, Arka Sokaklar gibi dizilerde sevenleriyle hasret giderdi. Son olarak Kuruluş Osman dizisinde Aksakallılar lideri olarak ekranda yer aldı. Tüm bu çalışmalar sayesinde farklı kuşaklardan geniş bir izleyici kitlesinin kalbini kazandı. 

Başarılarla Dolu Bir Hayat

Cüneyt Arkın hayatı boyunca pek çok başarıya imza attı. 1999 yılında Antalya Altın Portakal Film Festivali‘nde yaşam boyu onur ödülünü kazandı. 2009 yılında omurgasındaki sinir sıkışmasından dolayı yaklaşık 3 ay boyunca hastanede tedavi gördü. 2013 yılında Engelsiz Yaşam Vakfı‘nın yaşam boyu meslek ve onur ödülünü kazandı. Ayrıca Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri‘nde yaşam boyu onur ödülüne layık görüldü. Diğer taraftan Kültür ve Sanat Büyük Ödülü 2013 yılında Cüneyt Arkın‘ın oldu. 2014 yılında vizyona giren Panzehir filminde oğlu Murat Arkın ile birlikte rol aldı. Panzehir filmi, birlikte oynadıkları üçüncü film oldu. Öbür taraftan aynı yıl yayınladığı Fakir Gencin Hikayesi isimli kitabında hayatının bir özetini sevenleriyle paylaştı. 2021 yılında sinema kategorisinde Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü‘nü kazandı. Ne var ki 28 Haziran 2022 Salı günü Cüneyt Arkın, kalp durması sonucu hayatını kaybetti. Türk sinemasına yaptığı eşsiz katkılardan dolayı usta sanatçıyı saygıyla ve özlemle anıyoruz. 

Tüm okurlarımızın her gününün bir başarı hikayesi ile geçmesini diliyoruz… 

İlgili yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir