İş’te Dijital Dönüşümün Yol Haritası

Dijital dönüşümle ilgili farkındalıklar her geçen gün artıyor. İşletmelerde dijital dönüşümden sorumlu birimler oluşturuluyor, gerekli kaynaklar sağlanıyor, teknik ekipmanlar temin ediliyor. Fakat bununla birlikte, dijital dönüşüm konusunda henüz yolun başında sayılırız. Üstelik, dijital dönüşümün yalnızca teknik ekipmanlarla ilgili olduğuna yönelik birtakım düşünceler hâlâ çok yaygın.

Stratejik yönetim ve uygulama danışmanı Dr. Lütfi Apilioğulları‘nın Aura Kitapları tarafından yayınlanan Dijital Dönüşümün Yol Haritası isimli çalışması, dijital dönüşümün yalnızca teknik ekipmanlarla ilgili olmayıp çok daha büyük bir zihniyet dönüşümünü ifade ettiğini göstermekte. Endüstri 4.0’la başlayan dijital çağın gereklerine uyum sağlamayı ifade eden dijital dönüşümün amacı ve faydaları ile başlangıç koşulları hakkında çok önemli bilgilerin yer aldığı bu kitap, konuyla ilgili pek çok noktaya açıklık getirmekte. Ofix Blog‘da bugünkü yazımızda, Dijital Dönüşümün Yol Haritası kitabını okurlarımız için kısaca tanıtacağız. 

Endüstri 4.0 ve Dijital Çağ

Dr. Lütfi Apilioğulları‘na göre dijital dönüşümü anlayabilmek için her şeyden önce, Endüstri 4.0 ve dijital çağı anlamak gerekir. Bilindiği üzere endüstri devrimi, 18. yüzyılın son çeyreğinde buhar makinesinden güç üretimiyle başladı. Arkasından makineleşme geldi. Endüstri 1.0 olarak ifade edilen bu dönemde ihtiyaçların tatmini kolay ve hızlı hale geldi. 20. yüzyılın başlarında Henry Ford‘un geliştirdiği montaj bandı, endüstri tarihinde yeni bir sayfa açtı. Endüstri 2.0 olarak ifade edilen bu dönemde işletmeler, tek model üzerinden seri üretime başladı. Üreticilerin altın çağı olarak değerlendirilebilecek bu dönem, büyük işletmelerin rekabet koşullarından dolayı daha hızlı büyümesi gibi bir sonuç yarattı.

1970’lerde endüstriyel otomasyon sistemlerine geçiş, Endüstri 3.0 olarak ifade edilen yeni bir dönem başlattı. İnsan emeğiyle yapılması zor işler, bu dönemde kullanımı artan otomasyon sistemleriyle gerçekleştirildi. Endüstri 3.0’ın pazardaki en önemli başarıları hız, kalite ve düşük maliyet konularında kaydedildi. 20. yüzyılın sonlarında ise bilişim teknolojilerinin endüstriyel uygulamalarıyla birlikte, Endüstri 4.0 olarak ifade edilen yeni bir dönem başladı. Bu dönemde internet, iletişimi hızlı ve kolay hale getirdi, sınırları kaldırdı, dünya ticaretini geliştirdi, sanal ortamlar yarattı. Pazarın yerine giderek müşteri ağlarının geçmeye başladığı bu dönemde, internet tabanlı yeni teknolojiler geliştirildi. Özellikle mikroelektronik alanında kaydedilen gelişmeler, sensörlü araç ve akıllı cihaz kullanımını arttırdı. (syf: 9-14)

Endüstri 4.0’la başlayan dijital çağda telefon ve tabletlerle birlikte ürünlerin algılama, yorumlama ve haberleşme yetenekleri gelişti. Küçük boyutta ve düşük enerji tüketen sensör kullanımı artarken nesnelerin interneti hemen her alanda kendisini gösterdi. İnsan müdahalesi olmaksızın nesnelerin kendi aralarında belirli protokoller aracılığıyla iletişim kurmasını ifade eden nesnelerin interneti, günlük hayatın yanı sıra iş hayatını da etkiledi. Özel protokoller sayesinde akıllı ekipmanlar üretildi. Dijital dünya ile fiziksel dünyanın entegre edilmesiyle akıllı fabrikalar ve akıllı ofisler oluşturuldu. Apilioğulları‘na göre dijital dönüşüm, işte tüm bu dönüşümlere uygun teknolojik ve zihinsel dönüşümleri ifade etmekte. (syf: 28-30)

Dijital Çağda İş Modelleri ve Süreçleri

Dijital çağın iş modelleri ve süreçlerine bütünsel bakmayı gerektirdiğini düşünen Apilioğulları‘na göre teknolojinin iş alanındaki faydalarından haberdar olmak yetmez. Aynı zamanda da bu faydalardan etkin şekilde yararlanmak gerekir. Tüm süreçlerin birbiriyle iletişimi, doğru iş modelinin geliştirilmesinde esastır. Rekabette öne çıkma fırsatları yaratmak için iş modelleri ve süreçlerinin standartlarının belirlenmesi gerekir. İdeal sistem, mükemmel akıştır. Akışın işlemesi için doğru yönetim şarttır. Bu yönüyle dijital dönüşüm, işletmelerde yalnızca hız ve verimlilik sorununu çözmek değildir. Akıllı sistemler sayesinde elde edilen verilerin etkin şekilde kullanılarak işletmenin başarısını daimi hale getirecek bir süreç yönetimidir. (syf: 65-73)

Dijital çağda bilginin önemine ilişkin olarak “dijital çağın petrolü bilgidir” (syf: 67) değerlendirmesini yapan Apilioğulları, dijital çağın en önemli bilgi kaynaklarından birinin nesnelerin interneti olduğunu savunur. Günümüzde bilgisayar haricinde 50 milyar akıllı nesne, internet aracılığıyla birbirleriyle iletişim kurmakta. Nesnelerin internetini kullanan akıllı fabrikalar, akıllı zincir sayesinde dijital çağın bilgi yönetim sistemlerini etkin şekilde kullanmakta. Akıllı zincir yapısıyla tüm tedarik zinciri bileşenleri izlenmekte. Doğru planlamayla verimlilik düzeylerinin arttırılmasında da yine nesnelerin internetinden yararlanılmakta.

Akıllı zincir bileşenleri sayesinde günümüzde pek çok işletme stok yönetimi, rota planlama, üretim bileşenlerinin uzaktan yönetimi ve bakımı gibi konularda dijital çağa uygun iş modelleri ve süreçleri üretmekte. Akıllı sistemler sayesinde operasyonel süreçler kolaylıkla takip ediliyor, gerekli iyileştirmeler hızlıca sonuçlandırılabiliyor. Hata ve eğitim maliyetlerini azaltan bu sistemler, enerji maliyetlerinin de düşmesini sağlıyor. Bununla birlikte, dijital çağda insan kaynaklarının önemi azalmak bir tarafa, giderek daha fazla hissediliyor. Sorun çözme becerisi, sistem tasarım uzmanlığı, veri analizi yeteneği gibi konularda dijital çağ, insan kaynakları alanında da dijital dönüşümü zorunlu kılıyor. (syf: 22-27)

Değer Önermelerindeki Değişim 

Dijital dönüşüm ile ilgili olarak Apilioğulları‘nın dikkat çektiği konulardan bir diğeri de dijital çağla birlikte değer önermelerindeki değişim. Konuya ilişkin olarak “verim, hız ve kalite, yeni dönem işletmelerinin aynı anda sahip olması gereken üç hayati unsurdur” (syf: 31) değerlendirmesini yapan Apilioğulları, Endüstri 4.0’da firmaların değil, tedarik zincirlerinin rekabet etmekte olduğunun altını çiziyor. Dijital çağda, endüstri çağına göre daha sık ürün geliştiriliyor ve bunu hızlı yapanlar rekabette öne geçiyor. Üretimde nesnelerin interneti yaygınlaşırken modeller değişiyor, değer zinciri optimizasyonları belirleyici hale geliyor. Pazarın yerini müşteri ağları alırken dijital veri konsepti, stratejik varlığa dönüşüyor. Bu süreçte veriden anlamlı bilgi üreten tedarik zinciri yönetimleri, dijital çağın yükselen değerleri haline gelecek. (syf: 28-30)

Dijital çağda nesnelerin interneti, tüm süreçlerin her aşamasında dijital veri toplayıp sanal depolarda biriktirmekte. İşletmelerde nesnelerin internetini kullanarak üretim, depolama, sipariş hazırlama gibi pek çok süreci neredeyse hiç insan eli değmeden yönetmek artık mümkün hale geldi. Nesnelerin internetiyle makineler arası iş bölümü ve organizasyonu etkin şekilde sağlamak, gereksiz makine kullanımının önüne geçmek mümkün. Emek, zaman ve kaynak yönetiminde üst seviyede başarıyı olanaklı kılan nesnelerin interneti, tüm süreçlerde olası hata ve riskleri henüz ortaya çıkmadan önce engellemeyi olanaklı kılıyor. Otomasyon yetenekleri, akıllı ekipmanlar ve iletişim protokolleri sayesinde nesnelerin internetiyle işletmeler, daha yüksek büyüme oranları elde ediyor.

Apilioğulları‘na göre bu çerçevede dijital çağ, yüksek kalite ve hızı iş dünyasının temel değerleri haline getirdi. Endüstri 3.0’da seri üretim, ölçek ve fırsat ekonomisi yaratmıştı, ölçek arttıkça birim maliyet düşüyor, kâr artıyordu. Dijital çağda ise ölçek küçülürken çeşitlilik artıyor, kişiselleştirilmiş ürünler öne çıkıyor. Simülasyon teknolojisiyle modellemeler yapılıyor, üretim süreçlerinin sanal ikizi oluşturuluyor, süreç optimizasyonu sağlanıyor. Montaj bantlarında akıllı robotlar kullanılıyor. Üretimde düşük miktar ve yüksek çeşitlilik ilkesini benimseyen işletmeler, dijital çağda daha yüksek bir rekabet gücü elde ediyor. (syf: 30-32)

Dijital Dönüşümde KOBİ’ler

Apilioğulları‘na göre dijital çağdaki dönüşümlere KOBİ’lerin uyum sağlaması, küresel şirketlere oranla bir hayli güç. Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin hem kaynakları, hem de insan gücü son derece zayıf. Bununla birlikte dijital dönüşüm, KOBİ’ler için çok önemli fırsatları beraberinde getirmekte. Nitekim, dijital dönüşüm sayesinde KOBİ’lerin rekabet koşullarında pek çok iyileştirme sağlanabilir. Planlı ve sürdürülebilir stratejiler sayesinde bu işletmeler hatta, küresel şirketlere oranla daha yüksek büyüme hızına ulaşabilir. İş süreçlerindeki kayıplar sonucu oluşan verimsizlik, pazardaki belirsizlik nedeniyle elde edilemeyen hız, süreçlerdeki değişkenlik sonucu oluşan kalitesizlik, dijital dönüşüm ile aşılabilir. (syf: 42-52)

Ülkemizde KOBİ’lerin Endüstri 2.0 ile Endüstri 3.0 arasında çakılı kaldığını düşünen Apilioğulları, süreçlerin kontrol edilememesinden dolayı verimsizliğin arttığına dikkat çekmekte. Cirosal büyümeyi sağlayan KOBİ’lerin pek çoğu ise organizasyon anlamında büyüme elde edemiyor, bu konuda gerekli kaynaklar sağlanmıyor. Uzmanlık dışı konulara odaklanma, tedarikçi ve müşteriyle az iletişim, birçok işi kendi bünyesinde yapmaya çalışma, yetki devrinde isteksizlik, yüksek egolu ve kısmen statükocu bir anlayışa sahip olma gibi nedenlerden dolayı KOBİ’lerde dijital dönüşüm çok daha zor gerçekleşmekte. İşletmesinde dijital dönüşüm yapmak isteyen bir yönetici, öncelikle değişim için gerekli stratejik planlamayı yapmalı ve bunu ekibiyle paylaşmalı. Süreç boyunca ekibe yol göstermeli, gerektiğinde profesyonel destek almaktan çekinmemeli. (syf: 59-61)

Dijital Dönüşümün Yol Haritası’nı henüz okumadınız mı?

Dr. Lütfi Apilioğulları‘nın Dijital Dönüşümün Yol Haritası isimli çalışması, dijital dönüşüm ile ilgili bu gibi daha pek çok önemli konuyu ele almakta. Burada kısaca tanıtımını yaptığımız bu güzel kitabı yayıncısı Aura Kitapları‘nın internet sitesi üzerinden satın almak isteyen okurlarımız burayı tıklayabilir.

Tüm okurlarımıza sağlıklı, keyifli ve bol kazançlı günler diliyoruz…

İlgili yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir