İş hayatında başarılı olmak ve kariyer basamaklarında yükselebilmek için en önemli konuların başında iletişim gelmekte. İletişim konusunda farkındalıklarımız arttıkça duygu ve düşüncelerimizi daha güzel şekilde ifade edebilir, iş hayatında karşılaşabileceğimiz pek çok sorunu henüz oluşmadan engelleyebiliriz. Ünlü psikolog-yazar Doğan Cüceloğlu, Remzi Kitabevi tarafından yayınlanan İletişim Donanımları isimli kitabında iletişim kavramına açıklık getirirken doğru iletişim şekillerinin nasıl olması gerektiğine ışık tutuyor. Ofix Blog‘da bugünkü yazımızda, Doğan Cüceloğlu kitapları arasında en fazla ilgi gören kitaplarından biri olan İletişim Donanımları kitabını okurlarımız için kısaca tanıtacağız. Ve iş hayatında daha iyi bir iletişim kurmanın nasıl mümkün olduğuna dair bazı noktaların altını çizeceğiz.
İletişim nedir?
Doğan Cüceloğlu‘na göre iletişim, iki kişi arasındaki anlam alışverişidir. Çok kanallı bir süreç olan iletişimde tüm duyu organları, bir iletişim kanalı işlevi görür. İletişimde görsel, işitsel, dokunsal, kokusal ve tatsal kanallar yoluyla alınan ve verilen mesajların her biri önemlidir. İyi bir iletişimde, bu kanallar arasında ahenk vardır. (syf: 55) İş hayatında daha sağlıklı iletişim kurmak için her şeyden önce iletişimi iyi bilmek, iletişim kanallarına ilişkin farkındalıkları arttırmak gerekir. “Keşkesiz bir yaşam için iletişim” mottosuyla okurlarına seslenen bu güzel kitapta Doğan Cüceloğlu iletişim bağlamında insan ve davranışları hakkında birbirinden önemli noktalara temas ediyor.
Görsel Kanal
Doğan Cüceloğlu‘na göre iletişimde görsel kanal, diğer tüm kanallardan önemlidir. Çevresiyle sürekli iletişim halinde olan insan, iletişimde ilk mesajları yüz ifadeleri, bakışı, giyim şekli, el kol hareketleri vb. ile verir. Gözden gelen mesajlar, yaşamın önemli bir parçasını oluşturur. Bu nedenle yüz yüze iletişim, tüm iletişim şekilleri arasında en önemlisidir. Karşısındaki insanda gördüğü, hatta görmediği her şeyin bir mesaj içerdiğinin bilincinde olan kişiler, yüz yüze iletişimde daha başarılı olurlar. İş hayatında çoğu insan farkında olmaksızın asık suratlı ve kızgın bakışlı görünür. Bu kimseler iyi bir iletişim kurmakta güçlük çekerler. Verdikleri mesajların bilincinde olup onların sorumluluğunu alan kişiler ise duygusal olgunluğa sahip kişilerdir. Ve bu kişilerle yüz yüze iletişim kurmak daha başarılı sonuçlar doğurur. (syf: 55-59)
İşitsel Kanal
İletişimde ses tonu ve tınısı, vurgulama tarzı, konuşma hızı vb. konuların kişilerin iç dünyasını yansıttığını düşünen Doğan Cüceloğlu‘na göre “davudi erkek sesiyle konuşan birinin söylediklerinin aynısını ince sesli bir erkek söylerse dinleyenler üzerinde aynı etkiyi uyandırmaz.” (syf: 60) Konuşma sırasında yapılan vurgular, konuşmacının anlam ve değer dünyasını yansıtır. Konuştuğu konuda gerçek düşüncelerini, o konuya hakim olup olmadığını, söylediklerinden emin olup olmadığını iletişimde işitsel kanaldan gelen mesajlarla anlayabiliriz. İş hayatında sıkça yaptığımız toplantılarda veya dinlediğimiz sunumlarda, konuşmacının anlattıklarının yanı sıra sesine, ses tınısına, yaptığı vurgulara dikkat etmeliyiz. İletişimde işitsel kanala dair farkındalıklarımız arttıkça, karşımızdaki kişiyi sırf ses tonu ve tınısıyla bile daha iyi tanıyabiliriz.
Dokunsal Kanal
Yaşamın birçok alanında dokunmanın çok önemli etkileri olduğunu düşünen Doğan Cüceloğlu‘na göre dokunma, henüz bebeklik döneminden itibaren insan gelişiminde önemli bir rol üstlenmeye başlar. Dokunulan, kucaklanan ve öpülen çocuklarda, daha güçlü bir bağışıklık sistemi gelişir. Eşlerine daha çok dokunan çiftlerin daha mutlu bir evlilik hayatı vardır. İletişimde dokunsal kanal, “ilişkinin sıcaklığını ve kişilerin birbirlerine karşı hissettikleri yakınlığı yansıtır.” (syf: 62) İş hayatında kurduğumuz ilişkilerde, yakın döneme kadar dokunma konusuna dikkat ediyorduk. Ancak maalesef, koronavirüs salgını nedeniyle dokunsal kanalla iletişimimizi büyük ölçüde sınırlandırmak durumunda kaldık.
Kokusal Kanal
Kokunun kendine özgü mesajlar verdiğine inanan Doğan Cüceloğlu‘na göre bu mesajlar, başka bir iletişim kanalıyla verilmeye çalışıldığında kokusal kanal kadar etkili olmamakta. Üstelik, tam tersi sonuçlar bile doğurabilir. Karşımızdaki insan ne kadar güzel görünürse görünsün, hoş olmayan bir koku yayıyorsa onunla iletişim kurmak istemeyiz. Konuya ilişkin olarak, “Koku merkezleri iç beyindedir ve beyin kabuğunun denetiminden uzaktadır. Bu nedenle kokular duygusal yaşamımızı doğrudan ve kuvvetle etkiler.” (syf: 63) açıklamasını yapan Doğan Cüceloğlu, kokunun olumsuz etkisini diğer iletişim kanallarıyla gidermenin çok zor olduğunu savunur. Bu bakımdan, iş hayatında her zaman güzel ve temiz kokmaya özen göstermeli, kişiliğinizi yansıtan kokuları tercih etmelisiniz. Kullandığınız kokular hakkınızda güçlü bir imaj oluşturmaya katkı sağlamalı. Bu sayede iletişiminiz güçlenir.
Tatsal Kanal
Damak zevki ile duygular arasında güçlü bağlantılar olduğuna inanan Doğan Cüceloğlu‘na göre, sevilen yiyecekler olumlu duygular uyandırır. Bize sevdiğimiz yiyecekleri hazırlayan, sunan kişilere karşı daha olumlu duygular geliştiririz. İtici bulduğumuz yiyecekleri sunan kişilere karşı ise olumsuz duygular geliştiririz. Damak zevki uyan insanlar, birbirleriyle daha iyi anlaşırlar. İletişimde tatsal kanal, doğrudan ifade edilmeyen veya edilemeyen mesajlar için bir aktarım olanağıdır. (syf: 64) İş hayatında birlikte yenen yemekler, birlikte tüketilen içecekler, iş ilişkileri ve iletişimi güçlendirici bir etkiye sahip. Ofiste veya dışarıda iş arkadaşlarınızla birlikte yemek yer, çay kahve molası yaparsanız, aranızdaki ilişkiler güçlenir. İletişiminiz de bundan olumlu yönde etkilenir.
İletişim Kanalları Arasındaki Ahenk
İletişimin çok kanallı bir süreç olduğunu düşünen Doğan Cüceloğlu‘na göre bu kanallar arasında ahengi kuran ve koruyan iletişim şekilleri başarılıdır. İletişim kanalları arasındaki ahengin bozulması, psikolojide davranış bozukluğu olarak değerlendirilir. Örneğin, güler yüzle birisine hakaret eden bir kişinin davranışı normal değildir. Asık suratla karşısındaki kişiye onu sevdiğini söyleyen bir kişinin kurduğu iletişimde de iletişim kanalları arasında ahenk yoktur. Duygusal olgunluğa sahip kişiler, iletişim kanallarını ahenk içinde kullanarak doğru mesajları doğru şekillerde verebilirler. Doğan Cüceloğlu iletişim donanımları konusunda farkındalık arttıkça bu ahengin de artacağını kitabında birçok kez vurgulamakta.
İletişimin İki Düzeyi
Doğan Cüceloğlu‘na göre iletişim, iki farklı düzeyde gerçekleşir. Bunlardan ilki, olguların algılandığı ve yorumlanıp anlamlandırıldığı bireylerin öznel iç dünyasıdır. İkincisi ise bireylerin göstermek veya söylemek istediği mesajlardan oluşan sosyal iç dünyadır. İletişimde, karşıdaki kişinin gösterdiği sosyal dış dünyayı görürüz. Fakat bu dünyanın arkasında kişinin öznel iç dünyası vardır ve mesajın gerçek anlamı bu dünyada oluşur. Kişinin sosyal dış dünyası, bulunduğu ortama uygun mesajlar vermeye yönelir. Öznel iç dünya ise ancak kişinin kendisi tarafından gözlemlenebilir.
Öznel iç dünyayı “can” olarak nitelendiren Doğan Cüceloğlu‘na göre “Yaşam, anlamını canda bulur. Her şey anlamını içteki o size özgü kaynakta bulur. Yaşamınız anlamlıysa bu size coşku verir. Anlamlı bulduğunuz işi şevkle yaparsınız.” (syf: 71) Kişinin iç ve dış dünyası arasındaki fark strese yol açar. Sosyalleşmede aşırıya kaçan insanlar, kendi bireyselliklerini kaybetmeye daha yatkındır. Çünkü aşırı sosyalleşme sonucu iç ve dış dünya arasındaki makas genişler. Kendi gözünde gerçekliğini kaybetmek ise varoluş stresi yaratır. “Kendi gözünde yeteri kadar var olamamak” şeklinde açığa çıkan bu stres, kişinin yaşam enerjisini, yaratıcılığını, özgüven ve cesaretini azaltır. (syf: 76-79)
Varoluşun Beş Boyutu
Doğan Cüceloğlu‘na göre insanların ilişkileri içinde varoluşlarını tanımlamak için cevap aradıkları beş soru vardır; “Kaale alınıyor muyum?”, “Kabul ediliyor muyum?”, “Değerli miyim?”, “Yeterli miyim?” ve “Sevilmeye layık mıyım?” İletişim ortamında insanlar, bu beş soruya cevap ararlar. Farklı zaman ve ortamlarda bu boyutlardan biri diğerlerinden daha önemli hale gelebilir. Bu beş boyut içinde insanlar, kurdukları iletişimleri kendi iç dünyalarında anlamlandırıp cevap verirler. (syf: 88)
Kaale alınma isteği, her şeyden önce kişinin bir insan olarak varlığının farkına varılması isteğidir. Kendi özünün tanınmasını isteyen insan, bu öze saygı duyulmasını bekler. İnsan aynı zamanda da sorumluluk sahibi bir varlıktır. Kaale alınma isteği bu bakımdan, sorumluluklarına saygı duyulması talebidir. (syf: 89-102) İnsanın kabul edilme isteği, varoluşunun ikinci boyutunu oluşturur. Yargılanmadan, olduğu gibi kabul edilmek isteyen insan, iletişim içinde olduğu insanlar tarafından kabul edildiğini görmek ister. (syf: 102-106) Değerli olma isteği, varoluşun üçüncü boyutudur. Bu istek, kişinin kendisini daha büyük bir bütünün vazgeçilmez bir parçası olarak görme isteğini yansıtır. Vazgeçilemez ve yeri doldurulamaz olduğunu düşündüren iletişim şekilleri karşısında insan, olumlu mesajlar alıp vermeye daha yatkındır. (syf: 107-113)
Varoluşun dördüncü boyutunun yeterli olma isteği olduğunu düşünen Doğan Cüceloğlu‘na göre insan, kendine güvenme ve yapabileceğine inanma gereksinimi içindedir. Yaptığı işi en iyi şekilde yapabileceğinin yakınları tarafından kabul edilmesi, kişiye büyük bir keyif verir. (syf: 114-124) Beşinci boyutu oluşturan sevilme isteği ise insanların sevilme, sevdikleriyle birlikte vakit geçirme ve onlar tarafından özlenme gereksinimini yansıtır. (syf: 125-134) İş hayatında kurulan bozuk iletişim şekilleri, karşıdaki kişinin varoluşunun beş boyutunu görmeyi engeller. Kişinin verdiği mesajları kaale alınma, kabul edilme, değerli olma, yeterli olma ve sevilme isteği penceresinden değerlendirirsek, onunla daha sağlıklı iletişim kurabiliriz. Çünkü verdiği mesajların esas anlamı, bu beş boyut içinde saklı.
Varoluş Matrisinden İletişim Matrisine
Doğan Cüceloğlu‘na göre iletişim halindeyken insanlar, birbirlerine iç ve dış dünyalarından varoluşlarının beş boyutuna dair çeşitli mesajlar verirler. İç ve dış dünya ile bu beş boyut arasındaki ilişkiler, varoluş matrisini oluşturur. İnsanlar arasındaki etkileşimler ve açığa çıkan davranış şekilleri, varoluş matrisi içinde gelişir. Psikolojik açıdan sağlıksız bir ortamda yetişmiş ve varoluşunun beş boyutunu yeterince besleyememiş kişilerde yetersiz bir özbenlik algısı mevcuttur. (syf: 143)
Varoluş matrisinden iletişim matrisine geçmeyi sağlayan şeyin ortam olduğunu düşünen Doğan Cüceloğlu, iletişim matrisini korku ortamı, hayal kırıklığı ortamı, öfke ortamı ve huzur ortamı içinde sınıflandırır. Korku ortamında kişi, ortamdan sürekli olumsuz mesajlar alır ve iletişimi kesme eğilimi taşır. Örneğin, işyerinde etrafa sürekli korku veren bir müdür, çalışanlara kendilerini değersiz hissettirir ve iletişim sorunları başlar. Hayal kırıklığı ortamında insanlar, kendilerine iyi davranan kişileri zayıf karakterli olarak değerlendirir. Yapılan iyiliklerin zayıflıktan kaynaklandığını düşünürler. Öfke ortamı, olumlu özbenlik bilincine sahip kişilerin kötü muameleye maruz kaldığı ortamdır. Özgüveni yüksek insanlar, öfke ortamında sürekli ve nedensiz bir öfkeye maruz kalırlar.
Doğan Cüceloğlu‘na göre bu üç ortamda varoluş matrisi, iletişim matrisi içinde olumsuz duygu ve düşünceler yaratır. İletişimde verilmeye çalışılan olumlu mesajlar, ortamdan kaynaklanan nedenlerden dolayı olumsuz şekilde algılanır. Huzur ortamı ise varoluş matrisini iletişim matrisi içinde olumlu şekilde tamamlar. Nitekim huzur ortamı, olumlu özbenlik bilincine sahip kişilerin ortamdaki diğer kişiler tarafından olumlu algılandığı ve değerlendirildiği ortamdır. (syf: 144-150) Çalıştığınız şirkette size karşı eğer korku, hayal kırıklığı ve öfke ortamı oluşmuşsa, böyle bir ortamda kendinizi doğru şekilde ifade edemez, çalışmalarınızda başarı ve yaratıcılık gösteremezsiniz. Huzur ortamı sunan şirketlerde ise çalışanlar daha başarılı ve yaratıcı olur.
İletişim Donanımları’nı henüz okumadınız mı?
Doğan Cüceloğlu‘nun İletişim Donanımları isimli kitabı, iletişimde bu gibi daha pek çok önemli konuyu ele almakta, iletişim sorunlarının olanaklı çözüm yollarını göstermekte. Burada kısaca tanıtmaya çalıştığımız ve en çok okunan Doğan Cüceloğlu kitapları arasında yer alan bu güzel kitabı yayıncısı Remzi Kitabevi‘nin internet sitesi üzerinden satın almak isteyen okurlarımız burayı tıklayabilir.
Tüm okurlarımıza sağlıklı, keyifli ve bol kazançlı günler diliyoruz…
Aylin
Harika bir makale, Doğan beye yer vermeniz ayrıca çok iyi olmuş.