Kâğıttan neden vazgeçemiyoruz?

Elimize boş bir dosya kâğıdı aldığımızda bunun tarihi, önemi ve standartları hakkında pek düşünmüyoruz. Bazı dergi ve gazeteler, basılı yayıncılığı bırakıp dijital yayıncılığa geçse bile kâğıttan vazgeçemeyişimizin nedeni aklımızın ucuna bile gelmiyor. Şimdi önce kısa bir tarihi yolculuğa çıkalım, ardından kâğıdın hayatımızdaki vazgeçilmez rolüne göz atalım.

Kâğıdın tarihi ile uygarlıkların gelişimine baktığımızda ikisi arasında bir paralellik görüyoruz. Çünkü kâğıt, yüzyıllar boyunca bilimsel, tarihi, felsefi ve teknik bilginin yayılmasını sağlıyor. Kâğıt olmasaydı ne dünden ders almak, ne kendimizi ve başkalarını tanımak, ne de insanlığın aydınlanması ve hatta bu yazıyı yazmak mümkün olurdu diyebiliriz.

Bu haliyle kâğıt hem modern insanın hem de modern ulus devletin doğuşunu sağlayan bir araç olarak medeniyet tarihi açısından büyük önem taşıyor. Bilginin iletimini ve haberdar olmayı kâğıt sağlıyor.

Kâğıdın icadından önce bilginin iletimi, daha çok ulaklar vasıtasıyla sözlü olarak sağlansa da bilginin bu yolla taşınmasının pek de güvenli olmadığı biliniyor. Acaba ulak, sizin veya karşı tarafın söylediğini doğru anlamış mıydı?

Her şeyin kayıt altında olduğu günümüzde bile en ufak yanlış anlamanın nelere mal olduğu ortadayken o dönemde iletişimi daha kesin ve hatasız olarak sağlayacak bir araca ihtiyacın artması, öncesinde pek çok sorun yaşanmış olduğunu düşündürüyor. İletişime en uygun aracın kâğıt olduğu zamanla anlaşılıyor.

Tarihi 2. yüzyıla kadar gidiyor

İnsanlar önce kil tabletler, papirüs ve parşömenler üzerine yazdılarsa da bugün kullandığımız kâğıda en çok benzeyen (selüloz) kâğıt üretiminin Çin’de gerçekleştiği konusunda neredeyse tüm tarihçiler hemfikir.

M.S. 2. yüzyılın başına rastlayan bu icadı gerçekleştirenin ise Çin’deki bir saray yetkilisi olan Ts’ai Lun (Cai Lun) olduğu sanılıyor. (1) Lun, dut ve diğer bitki liflerinin yanı sıra balık ağları, eski paçavralar ve kenevir atıklarını kullanarak bir kâğıt yaprağı üreterek büyük bir atılımın meşalesini yakıyor.

Kağıt Tarihi

Ancak bu buluşun yaygınlaşması için biraz daha beklemek gerekiyordu. Bu minvalde 8. yüzyılda Çin’in batı sınırından Kuzeybatı Afrika’ya kadar uzanan bir coğrafyada hızla kâğıt fabrikası ağları oluşturanların Araplar olduğu ve kâğıdın Avrupa’ya gelişinin 11. yüzyılı (2), birtakım kâğıt fabrikalarının kurulmasının ise 14. yüzyılı bulduğu biliniyor. (3)

Endüstriyel kâğıt üretiminin yaygınlaşması da yüksek miktarlarda ucuz selüloz gerektiren gazete ve romanların yaygınlaştığı 19. yüzyıla denk geliyor. Ağaçlardan lif elde etmek için yeni tekniklerin geliştirilmesiyle kâğıdın fiyatı önemli ölçüde düşerken kâğıdın kısa sürede tüketim ürünü haline gelmesi, kâğıda olan talebi de artırıyordu. O dönemde yalnızca İngiltere’de, kâğıt üretimi 1861’de yılda 96.000 tonken 1900’de 648.000 tona kadar yükseliyordu. (4)

Kâğıtta standartlaşma

Bugünkü kâğıt standartlarının belirlenmesi ise ilkin 18. yüzyıla rastlıyor; Fizik profesörü Georg Christoph Lichtenberg, arkadaşı Johann Beckmann’a yazdığı “25 Ekim 1786” tarihli bir mektupta, ikinin kareköküne göre belirlenen bir yükseklik-genişlik oranının faydalarını özetliyordu. (5)

Bugün Kuzey Amerika ve Latin Amerika’nın bazı bölgeleri hariç dünyanın dört bir yanında kullanılan ISO 216 uluslararası standartlarıyla belirlenen ve A0’dan A8’e kadar olan ölçeklendirmenin ilk kıvılcımını da bu mektup ateşliyordu.

Kâğıt boyut standartlarının teknik kısmıyla ilgili şunu bilmek yeterli: A’nın sağındaki rakam küçüldükçe kâğıdın boyutu büyüyor. Kullanım alanları ise -istisnalarla birlikte- genel hatlarıyla şu şekilde (6) sıralanıyor:

A0, A1, A2: Teknik çizim

A3: Gazete, katalog, kılavuz, fiyat listesi, broşür (genelde ikiye katlanıyor) ve poster

A4: Fotokopi kâğıdı, dergi, antetli kâğıt, fatura, afiş ve broşür

A5: Kitap, broşür, fatura, kişisel antetli kâğıt (daha az miktarda metin ve resim içeriği için kullanışlı)

A6: Kartpostal, davetiye, küçük posta

A7: Kartvizitler

Bunların arasında biz en çok A4’ü biliyor ve sıklıkla kullanıyoruz. 21,0 cm (210 mm) ‌x 29,7 cm (297 mm) boyutlarındaki A4 kâğıt ölçüleri, 2’nin kareköküne eşit bir en boy oranına sahip. A4’ü aynı zamanda fotokopi kâğıdı ve dosya kâğıdı olarak da ifade edebiliyoruz.

Yazınsal bir faaliyet göstereceğimiz zaman, çoğumuzun evinde var olan ve ofislerin olmazsa olmazı dosya kâğıdını önümüze alıyor ve üzerinde kalemimizle izler bırakmaya başlıyoruz. Önümüze bomboş bir kâğıt koymak da her daim bize şu lafı anımsatıyor: “Temiz bir sayfa açmak.”

Bu söz, hep iyi ve pozitif duygular çağrıştırıyor. Geçmiş bir yana konuyor ve geleceğe umutla bakmamızı sağlayan o temiz sayfa, yaşanılacak unutulmaz anı ve deneyimler, kurulacak yeni iş birliği ve arkadaşlıklar ve daha nice güzelliklerle dolduruluyor.

Kâğıt hayatımızın neresinde?

“Temiz sayfa açmak”, her ne kadar mecazi bir anlamda olsa da gerçek hayatta da karşılığı buluyor. Mesela elimize boş bir çizgisiz dosya kâğıdı aldığımızda onu birçok şeyle doldurabiliyoruz; bizim için çok önemli bir anlaşmanın taslağını kaleme alabileceğimiz gibi sevdiğimiz birine mektup ya da bizi başka dünyalara götüren bir öykü veya şiir de yazabiliyor, yaratıcılığımızı konuşturduğumuz güzel çizimler de yapabiliyoruz.

Bu yüzden önümüze tertemiz bir dosya kâğıdı koymak, bizim için güne ve aslında hayata temiz sayfa açmak ve her seferinde hayatınızın bir anıyla ve umutla doldurmak gibi bir his yaratıyor. Böyle düşününce her bir kâğıt, günü gelince gözlerimizin önünden akıp gidecek olan film şeridi gibi değil midir?

Mesela öğrencisinizdir; bütün sınav döneminiz, kütüphane, ders notları ve A4 fotokopi kâğıdı üçgeninde geçer. Yazarsınızdır, kâğıt üstüne kâğıt kullanır, nihayetinde ortaya şahane bir eser çıkar. Sanatçısınızdır; A4 kâğıt ölçüleri, size origami sanatını icra etmek veya karalamalar yapmak için harika fırsatlar sunar.

Gazetecisinizdir; hayatınız fikirlerinizi kâğıda nakşetmekle ve kâğıt üzerinde yazanlar sayesinde halkı haberdar etmekle geçer. Haberler bir araya gelir gazete olur, ses getirir. Fotoğrafçısınızdır; anı yakaladığınız fotoğraflar, bir kâğıt üzerine basılır ve yıllarca saklanır, belleğin somut örneği olur.

Doktorsunuzdur; hastanızı dinlerken aldığınız notlar, o kişinin hayatını kurtarır, sevdikleriyle daha uzun yıllar yaşamasını sağlar. Öğretmensinizdir; öğrencilerinize kompozisyon yazmaları için dağıttığınız o dosya kâğıtlarından biri, bir öğrencinizi yazı yazmanın büyülü dünyasına yıllar yılı bağlar. (Tıpkı bende olduğu gibi.)

Kırtasiyecisinizdir; aklınızda çoğunlukla kâğıt stoğunuz vardır. A4 kâğıt fiyatları sürekli artışta olduğu için A4 kâğıdı toptan ve ucuza almanın yollarını arar durursunuz. Yayıncısınızdır; yine artan kâğıt fiyatlarını göz önünde bulundurarak toptan, tonlarca almanın peşinde olursunuz.

İş insanısınızdır; dosya kâğıdı tutucu üstüne yerleştirdiğiniz kağıtlar, sizi kariyerinizin üst basamaklarına taşır. Nasıl mı? Hani o girdiğiniz toplantıda bir anda aklınıza gelen ve sizi bambaşka noktaya taşıyan fikir var ya, işte o fikir ilk olarak önünüzdeki kâğıda yazılmış, sonrasında dallanıp budaklanmıştır.

Ebeveynsinizdir; akşam eve gidersiniz ve biricik çocuğunuz size, “Bak, aile resmimizi yaptım,” diye gelmiştir. İşte o da gün içinde önüne, kalbi gibi tertemiz bir dosya kâğıdı koymuş ve mutluluğu resmetmiştir. Ya da sabah okulda fotokopi kağıdından yaptığı uçağı gösterir. Bu örnekler uzar gider.

Kâğıttan vazgeçemeyiz

Dolayısıyla kâğıt; her ne iş yaparsak yapalım, kim olursak olalım, hayatımızın olmazsa olmazı. Hayatımızın ta içinde ve her boş sayfa, hayatımızın bir anıyla dolmaya hazır bekler önümüzde. Böyle bakınca dünyayı kâğıdın güzel kıldığını düşünmez mi insan? Benzer şekilde kâğıdın önemini azımsamak, bir gün yok olacağını sanarak dijital hayallere kapılmak da yersizdir. Çünkü kâğıt hayatın ta kendisidir. Hayattan vazgeçmek mümkün müdür?

Aslında kâğıdın önemini ve niçin vazgeçilemez olduğunu görmek için çevremize bakmamız yeterli; dünyayı değiştiren kitaplar, siyasi haritaları belirleyen anlaşma metinleri, eğitimimizin neferi defterler…

Günümüzün birer parçası olan A4 fotokopi kâğıtları, defterler, kese kâğıtları, karton kutular, zarflar, gazete ile dergiler ve aklınıza gelebilecek her türlü kâğıt ürününün dünden bugüne hayatı şekillendirdiğini ve geleceğe ışık tuttuğunu düşünmek gerçekten de mutluluk verir insana.

Bundan böyle elinize boş bir dosya kâğıdı aldığınızda bu yazdıklarımızı hatırlayın ve elinizde tuttuğunuz tarihin ve geleceğin farkına varın isteriz.

Kaynakça

http://users.stlcc.edu/nfuller/paper/
http://www.historyofpaper.net/
https://www.britannica.com/technology/papermaking
https://www.pixartprinting.co.uk/blog/history-paper/
https://www.cl.cam.ac.uk/~mgk25/iso-paper.html

İlgili yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir