Kurukahveci Mehmet Efendi: Türk kahvesinin başarı hikayesi…

Kurukahveci Mehmet Efendi kahveleri, Türk halkının kahve tüketim şeklinin değişmesinde çok önemli bir rol üstlendi. Kültürümüzde özel bir yere sahip olan kahvenin hazırlanmasını kolaylaştıran Kurukahveci Mehmet Efendi, çiğ kahve çekirdeklerini özenle kavurup dibekte öğüttü. Böylelikle kahve çekirdekleri, pişirmeye hazır şekilde tüketiciye sunuldu. Kahve severleri kahve çekirdeğini kavurup öğütme zahmetinden kurtaran Kurukahveci Mehmet Efendi, Türk kahvesi tüketim şeklinde büyük bir dönüşüme imza attı. Mehmet Efendi Türk kahvesi üretimini aynı zamanda bir sanata dönüştürdü. Geleneksel Türk kahvesi lezzetinin gelecek nesillere aktarılmasını sağladı. Günümüzde 50’den fazla ülkeye ihraç edilen Kurukahveci Mehmet Efendi kahveleri, dünyanın farklı coğrafyalarında kahve severlerin güzel bir Türk kahvesi lezzeti deneyimlemelerini sağlıyor. Bir Ofix Blog klasiği olan başarı hikayeleri köşemizde bu hafta, Kurukahveci Mehmet Efendi‘nin hayatından kesitler sunarak hem kendisinin, hem de markasının başarı hikayesini okurlarımızla paylaşacağız. 

Kurukahveci Mehmet Efendi kimdir?

1857 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Mehmet Efendi, ilköğrenimini Fatih Timurhan Mektebi‘nde tamamladı. Okumaya olan merakı nedeniyle ailesi eğitimini sürdürmesini istedi ve Süleymaniye Medresesi‘ne kaydını yaptırdı. Babası Konyalı Hacı Hasan EfendiEminönü’ne bağlı Tahtakale semtinde Tahmis Sokağı’nda kahve ve salep satışı gerçekleştiriyordu. Hasan Efendi‘nin dükkanı, döneminin en güzel kahve ve saleplerinin satışa sunulduğu dükkanlardan biriydi. Bu dükkanın ünü sadece Eminönü’nde değil, hemen tüm İstanbul’da biliniyordu. Kahve ise Kanuni döneminde Yemen Valisi Özdemir Paşa sayesinde saraya girmiş, aradan geçen 300 yılda Osmanlı’da en gözde içeceklerden biri haline gelmişti. Önce sarayda, ardından konaklarda, evlerde ve kahvehanelerde başlayan kahve tüketimi, pişirme şeklinden sunum tarzına kadar tüm unsurlarıyla kültürel bir nitelik kazanmıştı. Bir dönem yasaklanmış olsa da Türk halkı kahve içmekten vazgeçmemiş, kahveyi günlük alışkanlıklarından biri haline getirmişti. Kahveye olan yoğun ilgiyi gören Hasan Efendi, dükkanında en iyi kahve çekirdeklerinin satışını yaparak İstanbul ve çevresinde ün kazanmıştı.

Bununla birlikte Hasan Efendi, ticaretten hiç mi hiç hoşlanmıyordu. Hasan Efendi‘nin yetiştirilme tarzında ticaretin amacı, günlük ihtiyaçların karşılanmasına aracılık etmekti. Kâr elde etmek, büyük kazançlar peşinde koşmak değil, halkın rızasını kazanmak esas amaçtı. Ticaretten o denli hoşlanmıyordu ki, o günün parasıyla birkaç onluk kazanınca dükkanını hemen kapatıyor ve evin yolunu tutuyordu. Hasan Efendi‘nin bu huyunu bilen İstanbullular, kahve almak için bazen günlerce beklemek zorunda kalıyordu. Hasan Efendi‘nin en önemli yardımcısı ise oğlu Mehmet Efendi‘ydi. Süleymaniye Medresesi‘nden mezun olduktan sonra Mehmet Efendi, babasının yanında çıraklığa başlamıştı. Babası dükkanda olmasa bile müşterilerin kahve siparişlerini Mehmet Efendi karşılıyordu. Eminönü ve çevresinde kahve satışı gerçekleştiren çok sayıda dükkan vardı. Hasan Efendi‘nin ise bu rekabette öne geçmek için hiçbir hedefi yoktu. Babasından farklı olarak Mehmet Efendi kahve pazarındaki rekabeti görüyor ve bu rekabette öne geçmek istiyordu. 

Kahve Pazarında Mehmet Efendi 

Babasının dükkanında çıraklık yaptığı dönemde Mehmet Efendi, rekabet konusundaki boşluğu görmüş, ama rekabette öne geçmek için bir şey yapamamıştı. 1875 yılında Hasan Efendi‘nin hayata gözlerini yummasıyla dükkan Mehmet Efendi‘ye geçti. Artık Tahmis Sokağı’nda kahve dükkanları arasındaki rekabette yeni bir oyuncu sahaya çıkmıştı. Henüz 18 yaşında olan Mehmet Efendi, her şeyden önce babasının isminden ve dükkanın ününden dolayı önemli bir rekabet avantajına sahipti. Ancak bu yeterli değildi. Rekabette öne geçmek için diğer dükkanlarda olmayan bir şeylerin kendi dükkanında olması gerekiyordu. Kahve çekirdekleri aynı yerlerden getiriliyor, yaklaşık aynı fiyattan satılıyordu. Fakat, kahve çekirdeklerinin kavrulması kahve severler için oldukça yorucu bir işti. Buradan hareketle Mehmet Efendi, kahve çekirdeklerini çiğ olarak değil, pişirdikten sonra ve dibekte öğüterek satmayı düşündü. Bu sayede kahve pazarına önemli bir yenilik getirebilir, fark yaratabilirdi. Üstelik, kahvenin fiyatını da düşürebilirdi. Bunun için terazinin dirhem kefesine müşteri lehine 5 dirhem koymak yeterli olabilirdi. 

Mehmet Efendi‘nin kahve satışına getirdiği bu yenilik, ününün kısa sürede yayılmasını sağladı. Türk kahvesi Mehmet Efendi için hem geleneksel bir lezzet, hem de tam anlamıyla ticari bir üründü. Her üründe olduğu gibi bu ürünün de satış ve pazarlaması için belirli konulara dikkat edilmesi gerekiyordu. Hasan Efendi‘nin dükkanını devraldıktan sonra Kahveci Mehmet Efendi olarak anılmaya başlanan Mehmet Efendi, kahvenin isminin de Türk kahvesi olarak anılmasında büyük bir rol üstlendi. Kanuni döneminde Yemen’den, 17. yüzyılda ise Güney Amerika’dan ve özellikle Brezilya’dan getirilen kahveye Türk kahvesi adının verilmesi, tüketim şeklindeki bu dönüşümle yakından ilişkiliydi. Kavrulmuş ve öğütülmüş kahvenin pişirilmesinden servisine kadar tüm aşamalarda yapılanlar, zaman içinde bir ritüel halini aldı. Mehmet Efendi ise zaman içinde Kurukahveci Mehmet Efendi ismiyle anılmaya başlandı. Bu aynı zamanda Türk kahvesi markalarının doğuşu anlamına geliyordu. Başka deyişle Kurukahveci Mehmet Efendi Türk kahvesi, kahve pazarında ülkemizin ilk yerli markasıydı.

Kurukahveci Mehmet Efendi Kahvelerinin Yükselişi

1895 yılında Mehmet Efendi, Hayriye Hanım‘la evlendi ve bu evlilikten Hasan Selahattin, Hulusi ve Ahmet Rıza isimlerinde üç oğlu dünyaya geldi. Bu dönemde amcası Osman Efendi, işleri büyütmek üzere Mehmet Efendi‘ye ortaklık teklif etmişti. Kurukahveci Mehmet Efendi kahvelerinin farklı satış noktalarında da tüketiciye sunulması gerektiğini düşünen Osman Efendi, yeni şubelerin açılmasını çok istiyordu. Ancak Mehmet Efendi, aynı kalite ve lezzetin diğer şubelerde sağlanamayacağı endişesiyle bu fikre sıcak bakmamıştı. 1931 yılında hayata gözlerini yuman Kurukahveci Mehmet Efendi, hayatının son döneminde işleri büyük ölçüde oğullarına bırakmıştı. Vefatının ardından dükkanı devralan oğullarından Hulusi Kurukahveci, dükkanın idari işleriyle uğraşıyor, Ahmet Rıza Kurukahveci ise tezgahtarlık yapıyordu. Ürünlere yönelik ilgi 1930’larda artarak devam edince, büyük amcalarının yeni şubeler açma fikri yeniden gündeme geldi. Üstelik, aynı zamanda da yurt dışına açılma düşüncesi ortaya çıktı. Bu konuda en önemli adım, Hasan Selahattin Kurukahveci tarafından atıldı. Ürünlerinin yurt dışı pazarlarda satışının yapılması için uluslararası etkinliklere katılmaya başladılar. 

Bu dönemde Kurukahveci Mehmet Efendi kahveleri, özellikle de yurt dışı pazarlarda Türk kahvesi ile neredeyse eş anlamlı hale geldi. Kurukahveci Mehmet Efendi kahvelerinin yükseliş sürecinde marka tanınırlığındaki artışa paralel bir şekilde, üretim miktarlarında da büyük artışların sağlanması gerekiyordu. Artan talebin geleneksel üretim şekilleriyle sağlanması artık mümkün değildi. Üretim teknolojilerinin yenilenmesi konusunda Hulusi Kurukahveci, çok önemli başarılara imza attı. Dönemin son teknolojisine sahip üretim araçlarıyla üretimi yapılan kahveler, yerli pazarların yanı sıra yurt dışı pazarlarda da talebi karşılayabilirdi. Kahve fiyatı konusunda ise babalarından ve dedelerinden gördükleri yaklaşımı sürdürdüler. Hasan Efendi‘den öğrendiği şekilde Mehmet Efendi kahve fiyatı konusunda halkın alım gücünü gözetti. Fiyatı yükseltmediği gibi, piyasa ortalamasının çok altına inmemeye de özen gösterdi. Mehmet Efendi için doğru fiyat politikası, halkın alım gücüne uygun bir fiyat aralığının korunmasıydı. Kahve içmek günlük bir alışkanlık olduğu için uygun aralıkta sağlanan fiyat istikrarı kahve satışlarını arttırabilirdi. Aynı fiyat politikasını oğulları da sürdürdüler. 

Kurukahveci Mehmet Efendi Markasının Modernleşme Faaliyetleri 

1931 ile 1934 yılları arasında Kurukahveci Mehmet Efendi markasının yönetimini üstlenen Hulusi Kurukahveci, markanın modernleşme faaliyetlerine bizzat öncülük yaptı. Modern Türkiye’nin inşa edildiği bu dönemde markanın büyüyebilmesi için bir taraftan da modernleşmek gerekiyordu. Dededen kalma dükkanda odun ateşinde kavrularak dibekte öğütüldükten sonra satışa sunulan Türk kahvesi, o dönem için büyük bir yenilikti. Ancak geleneksel üretim şeklinin modern yöntemlerle yenilenmesi gerekiyordu. Fakat bu da yeterli değildi. Hulusi Kurukahveci ayrıca, Tahmis Sokağı’ndaki dükkanın yerine bugün de kullanılmakta olan yeni binalarını dönemin ünlü mimarı Zühtü Başar‘a inşa ettirdi. Dönemin popüler mimari akımlarından biri olan “art deco” tarzında inşa ettirilen bu bina, yüksek el işçiliği ve ince metal kullanımını modern tasarımlarla birleştirdi. Ve Kurukahveci Mehmet Efendi kahvelerine daha modern bir nitelik kazandırdı. Dönemin ünlü grafikerlerinden İhap Hulusi Görey‘e 1932 yılında çizdirilen logo da markanın modern görünümünü ve tanınırlığını pekiştirdi. 

Hulusi Kurukahveci‘nin 1934 yılında hayatını kaybetmesinin ardından Kurukahveci Mehmet Efendi kahvelerinin yönetimi küçük kardeş Ahmet Rıza Kurukahveci‘ye geçti. Eğitimini Londra’da tamamladıktan sonra İstanbul’a dönen Ahmet Rıza Kurukahveci, kahvecilikte modern satış ve pazarlama tekniklerini öğrenmişti. Hatta ailede bu konuda tek uzman konumundaydı. Onun öncülüğünde Kurukahveci Mehmet Efendi kahvelerinin satış ve pazarlanmasında modern yöntemlerden daha etkin şekilde yararlanıldı. Bu yöntemlerin başında ise reklamlar geliyordu. 1934’e kadar Hulusi Kurukahveci, markanın kurumsal kimliğinin gelişmesine yönelik çok önemli çalışmaları hayata geçirmişti. Ancak henüz reklam faaliyetleri konusunda yeterli aşamalar katedilememişti. Kahve Mehmet Efendi zamanından beri daha çok geleneksel yöntemlerle pazarlanıyordu. Gazete ve dergilere reklam vermek, afiş bastırmak, farklı iletişim kanallarından ürünlerin tanıtımını yapmak gibi çalışmalar Ahmet Rıza Kurukahveci öncülüğünde başlatıldı. Mehmet Efendi kuru kahve çeşitleri böylelikle basın yayın organlarında kendisine geniş bir yer bulmaya başladı. 

Ahmet Rıza Kurukahveci Dönemi

Ahmet Rıza Kurukahveci döneminde Kurukahveci Mehmet Efendi kahveleri, reklam ve pazarlama alanında deyim yerindeyse altın çağını yaşadı. 1934 yılından sonra Türk kahvesi satışlarında elde edilen hızlı artışın nedenleri arasında reklamların payı büyüktü. Gazete ve dergilerinde çıkan ilanlar, halka ücretsiz dağıtılan takvim altlıkları, çeşitli etkinliklerde açılan standlar ve kahve dağıtımı yapan araçların üzerine yerleştirilen reklamlar, halkın büyük ilgisini çekti. Mehmet Efendi Eminönü ve çevresi için çok önemli bir değerdi. Bu reklamlar sayesinde artık tüm Türkiye’nin tanıdığı bir değer haline geldi. Kurukahveci Mehmet Efendi Atatürk için de önemli bir markaydı. Çünkü günde 15-20 fincanı bulan kahve tüketiminde Mustafa Kemal Atatürk de Kurukahveci Mehmet Efendi kahvelerini tercih ediyordu. Mehmet Efendi Türk kahvesi, ülkemizde yüzlerce yıldır devam eden bir içecek kültürünü modern hale getirmişti. Bu yönüyle Atatürk‘ün de büyük takdirini kazanmıştı. 1930’lu yıllardan 1950’li yılların ortalarına kadar kesintisiz süren reklamlar, Kurukahveci Mehmet Efendi kahvelerinin marka tanınırlığını yurt genelinde hızlı bir ivmeyle arttırdı. 

Ahmet Rıza Kurukahveci döneminde geliştirilen önemli yeniliklerden biri de kahve satış şekliyle ilgiliydi. Ürünleri daha geniş kitlelere ulaştırabilmek için Ahmet Rıza Kurukahveci, yeni bir satış ağı kurdu ve bakkallara otomobille kahve dağıtımını başlattı. Artık kahve satın almak için Eminönü’ne gitmeye gerek kalmadan, bakkaldan da kahve alınabilecekti. O dönemde nüfusu birkaç yüzbin olan İstanbul’un sokaklarında dolaşan Kurukahveci Mehmet Efendi otomobilleri, aynı zamanda da ürünlerin reklamını yapıyordu. Bu çalışmalar o dönem için büyük bir yenilikti. Ve aynı zamanda kahve tedariğinde yepyeni bir sayfa açtı. Kurukahveci Mehmet Efendi kahvelerinin bakkaldan da alınabiliyor olması, Eminönü’nde hizmet veren kahve dükkanlarıyla rekabette büyük avantaj sağladı. Bu avantajı doğru değerlendiren Ahmet Rıza Kurukahveci, babasının sıcak bakmadığı yeni şube açma fikrini de hayata geçirdi. Eminönü dışında açılan ilk şube, Galatasaray Sahne Sokak’ta hizmete başladı. Bu şube ürünlerin dağıtımını da kolaylaştırdı. Galatasaray’daki yeni şubede Kurukahveci Mehmet Efendi kahvelerinin satış başarısı artarken ürünlerin kalitesi de korundu. 

Ekonomik Krizler ve Kahvesizlik Dönemleri

Kurukahveci Mehmet Efendi kahvelerinin marka tarihi içinde 1955-1960 ve 1977-1982 yılları arasında kalan dönemler, “kahvesizlik dönemleri” olarak kayıtlara geçti. Bu dönemlerde ülkemizde yaşanan döviz sıkıntısı nedeniyle kahve, “lüks tüketim ürünü” olarak kabul edildi. Böyle olunca, kahveden alınan vergiler arttırıldı. Dahası, 1955 yılında çiğ kahve ithalatı tümüyle yasaklandı. Mehmet Efendi Türk kahvesi halkın gündelik hayatının ayrılmaz bir parçası haline gelmiş olsa da kahvenin lüks tüketim ürünü olarak değerlendirilmesi sonucu olumsuz bir akıbete maruz kaldı. Bu süreçte kahve çekirdeği kilogram fiyatı 20 dolardan 500 dolara kadar çıktı. Hal böyle olunca Ahmet Rıza Kurukahveci, yurt dışından kahve çekirdeği alımını durdurmak zorunda kaldı. Fiyat politikası konusunda dedesinin ve babasının izinden giden Ahmet Rıza Kurukahveci, Türk kahvesini aşırı yüksek fiyattan tüketiciye sunmayı doğru bulmadı. Bu dönemlerde şirket, kahve üretimini tümüyle durdurdu. Batmamak içinse çay pazarına giriş yaptı. 

Günümüzde Kurukahveci Mehmet Efendi Kahveleri

Kahve arzında yaşanan sorunlar, ülkemizde kahve yetiştiriciliğinin ilgi görmesini sağladı. Bununla birlikte, Anadolu’da yapılan bir dizi girişim ve ardından Tekel‘in bu işi üstlenmesi, istenilen sonuçları maalesef doğurmadı. Kahve ithalatına yeniden izin verilmesinin ardından, Kurukahveci Mehmet Efendi kahvelerinin üretimine yeniden başlandı. Halkın yoğun ilgisi sayesinde kayıplarını telafi eden şirket, Kadıköy’de günümüzde de faaliyetine devam eden yeni bir şube açtı. Üstelik, Türk kahvesinin yanı sıra filtre kahve, çekirdek kahve, kafeinsiz kahve, espresso çekirdek kahve ve kakao üretimine de başladı. 1985 yılında hayata gözlerini yuman Ahmet Rıza Kurukahveci‘nin ardından Kurukahveci Mehmet Efendi markasının yönetimi, Mehmet Efendi‘nin torunlarına geçti. Türk kahvesinin modern üretim, satış ve pazarlama faaliyetleriyle tüketiciye sunulmasında tarih içinde çok önemli başarılara imza atan Kurukahveci Mehmet Efendi markası bu yönüyle, Türkiye’nin en eski aile şirketlerinden biri konumunda. Markanın yönetimi günümüzde, işletme mezunu Mehmet Kurukahveci ile makine mühendisi Hulusi Kurukahveci tarafından gerçekleştirilmekte. 

Hulusi Kurukahveci‘nin marka tarihinde en önemli başarısı, kahve satışlarında bugün de kullanılmakta olan 100 gramlık folyo paketler ile 250 gramlık teneke kutuları geliştirmesidir. Böylelikle Hulusi Kurukahveci, dedesi Mehmet Efendi‘den yaklaşık 100 yıl sonra kahve satışlarına büyük bir yenilik kazandırmış oldu. Üstelik bu yeni ambalajlar, Kurukahveci Mehmet Efendi kahvelerinin ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Yeni Zelanda gibi dünya genelinde 50’den fazla ülkeye satışını kolaylaştırdı. Kurukahveci Mehmet Efendi çekirdek kahve çeşitleri güçlü aromasıyla kahve severlere farklı bir kahve deneyimi sunarken ambalajları sayesinde ürünlerin uzun süre taze kalması kahve pazarında gördüğü ilgiyi arttırıyor. Yurt dışı fuar ve satış etkinliklerine çok önem veren Kurukahveci kardeşler, Türk kahvesinin dünya pazarlarında tanıtımına büyük katkı sağlamakta. Bu yönüyle Kurukahveci Mehmet Efendi kahveleri, bir tür “kültür elçiliği” görevi gerçekleştirmekte. Ürünlerinin kalitesi 1930’lu yıllardan beri pek çok kurum tarafından verilen ödüllerle tescillenen markanın logosu, dünya genelinde pek çok ülkede Türk kahvesinin logosu olarak kabul ediliyor. 

Ofis dostu Kurukahveci Mehmet Efendi kahveleri Ofix.com’da!

Kurukahveci Mehmet Efendi‘nin hayatından kesitler sunarak hem kendisinin, hem de markasının başarı hikayesini kısaca özetlediğimiz bu yazımızı bitirmeden önce, online ofis marketiniz Ofix.com‘un verilerine göre ofislerin en çok sipariş verdiği Kurukahveci Mehmet Efendi kahvelerinden ilk üçte yer alanları kısaca tanıtacağız. Sitemizde kurumsal müşterilerimiz için sunduğumuz özel fırsatlardan yararlanmak için burayı tıklayabilirsiniz. 

Kurukahveci Mehmet Efendi Türk Kahvesi 100 g

Listemizin ilk sırasında, Kurukahveci Mehmet Efendi Türk kahvesi 100 g var. Geleneksel kahve lezzetini almanızı sağlayan bu ürünlerde en kaliteli kahve çekirdekleri özenle seçilerek tüketime hazır hale getiriliyor. Kahvenin tazeliğini korumak içinse kullanımın ardından paketin sıkıca kapatılarak muhafaza edilmesi gerekmekte. Ofiste taze Türk kahvesi keyfinizi kaçırmamak için kahvenizi 15 günlük tüketim periyotlarınıza göre sipariş verebilirsiniz. Bu ürünlerin 1 fincanında yaklaşık 60 mg kafein bulunmakta. Kahvenizi ister sade, ister orta, isterseniz şekerli içebilirsiniz. İnternet kullanıcıları tarafından Mehmet Efendi Türk kahvesi 100 gr veya Mehmet Efendi 100 gr şeklinde de araması yapılan bu ürünler, Ofix.com‘da en çok sattığımız ürünler listesinde üst sıralarda yer alıyor. Türk kahvesi Mehmet Efendi fiyat aramalarında da Ofix.com daima üst sıralarda çıkıyor. Kurukahveci Mehmet Efendi Türk kahvesi 100 g ürünümüz için fiyat bilgisi öğrenme ve sipariş işlemlerinizi buradan yapabilirsiniz. 

Kurukahveci Mehmet Efendi Türk Kahvesi 500 g

Listemizin ikinci sırasında, Kurukahveci Mehmet Efendi Türk kahvesi 500 g var. Özel teneke kutusu sayesinde uzun süre taze kalmayı başaran bu ürünler, kalabalık ofisler için doğru bir tercih olabilir. Yüksek kalitede kahve çekirdeklerinden üretilen bu ürünler, Kurukahveci Mehmet Efendi kahve deneyimini kalabalık ortamlarda yaşama fırsatı sağlıyor. İnternet kullanıcıları tarafından Mehmet Efendi 500 gr veya Mehmet Efendi kahve 500 gr şeklinde de araması yapılan bu ürünler, çok sayıda çalışana sahip işyerleri tarafından daha fazla sipariş verilmekte. 500 gr Mehmet Efendi Türk kahvesi siparişi vermek için yine Ofix.com‘u tercih edebilirsiniz. Ofix.com‘da kullanıcılarımıza sunduğumuz uygun fiyat avantajları sayesinde ofiste veya ofis dışı ortamlarda Kurukahveci Mehmet Efendi kahve keyfini doyasıya yaşayabilirsiniz. Kurukahveci Mehmet Efendi Türk kahvesi 500 g ürünümüz için fiyat bilgisi öğrenme ve sipariş işlemlerinizi buradan yapabilirsiniz. 

Kurukahveci Mehmet Efendi Colombian Filtre Kahve 250 g

Listemizin üçüncü sırasında, Kurukahveci Mehmet Efendi Colombian filtre kahve 250 g var. Ofiste filtre kahve keyfi yaşamak için bu ürünler iyi bir seçim olabilir. 1 fincan filtre kahvede ortalama 0.18 gram protein, 0.06 gram yağ ve yaklaşık 3 gram sodyum bulunmakta. Kahvenizi şekersiz ve sütsüz tüketirseniz bir fincanda yalnızca 1-2 kalori alırsınız. İnternet kullanıcıları tarafından bu ürünler, Mehmet Efendi Colombian veya Mehmet Efendi Colombia şeklinde de aranabiliyor. Türk kahvesinin yanı sıra filtre kahve pazarında da Kurukahveci Mehmet Efendi markası, oldukça iddialı bir konumda. Kurulduğu günden bu yana Türk halkını farklı kahve deneyimleriyle buluşturan Kurukahveci Mehmet Efendi markası, filtre kahve alanında da birbirinden güzel lezzetlere sahip. Kurukahveci Mehmet Efendi Colombian filtre kahve 250 g ürünümüz için fiyat bilgisi öğrenme ve sipariş işlemlerinizi buradan yapabilirsiniz. 

Ofix.com‘da satışı devam eden diğer Kurukahveci Mehmet Efendi ürünlerini buradan inceleyebilirsiniz.

Tüm okurlarımıza başarı hikayeleri ile dolu bir hafta diliyoruz… 

İlgili yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir