Ofiste Size İyi Gelecek Bitkiler

 

 

Hafta sonu kendimizi ormana attıktan sonra pazartesi günü işe dönmek biraz zor gelebilir. Yeşillik, kuş sesleri ve dinginlik veren doğa yürüyüşlerinin ardından gelen mailler, nefes aldırmayan toplantılar ve tuş sesleri ile kendimizi çok sıkışmış hissedebiliriz. Evden çalışıyorsak ve çalışma odamız ofisimiz haline geldiyse de izin gününün ardından yine kendimizi iyi hissetmeyebiliriz. Ancak bu böyle olmak zorunda değil! Doğayı bir parça da olsa ofisimize taşımak, hem gözümüze hem de ruhumuza hitap etmesini sağlamak mümkün. Üstelik bunun bize iyi gelen birçok yanı var. Evet, bu yazıda konumuz ofis bitkileri.

Ofis bitkilerinin, bize kendimizi iyi hissettirmesinin tek nedeni, bize hatırlattıkları değil. Aynı zamanda ofisin hava kalitesine de olumlu etki ederek daha zinde ve motive hissetmemizi sağlayabilirler.

Havadaki zararlıları bertaraf ederler

Bakıldığında ofiste havayı kirleten ve sağlığımıza zararlı olan birçok unsur söz konusu. Yeni bir binada çalışıyor bile olsak kir, toz, küf, bakteri, polen ve hatta hayvan tüyü gibi doğal birtakım partiküllü kirleticiler, iç mekânın hava kalitesini bozabilir.

Benzer şekilde bakımsız ısıtma ve soğutma sistemleri ile çeşitli yapı malzemeleri de soluduğumuz havanın kalitesini düşürebilir. Bunun yanında tütün dumanı, karbonmonoksit ve nitrojen dioksit gibi gazlar ile binada kullanılan boya ile temizlik malzemeleri de çalıştığımız yerin hava kalitesini kötü etkileyebilir. Bu da bize zaman içinde olumsuz olarak döner.

Bu partiküllere sürekli maruz kalmak, kısa vadede göz, burun ve boğaz tahrişi, öksürük, hapşırık ve burun akıntısı gibi alerji belirtilerinin yanı sıra yorgunluk, tükenmişlik, boğaz ağrısı, baş ağrısı ve baş dönmesi yaşamamıza neden olabilir. Uzun vadede ise çeşitli solunum yolları ve kalp hastalıkları ile maalesef kanser gibi sorunlara yol açabilir.

Karalar bağlamaya gerek yok! Neyse ki ofis bitkileri var; zira yanı başımızda bakabileceğimiz ve çalışma alanımızı güzelleştiren bu canlılar, küçük bir saksıda bile bulunsa söz konusu olumsuzlukları tersine çevirmemize yardımcı olur.

Birçok araştırma, bitkilerin bize iyi geldiğini gösteriyor

Çeşitli araştırmalar, ofis bitkilerinin stres seviyemizi azalttığını, ayrıca konsantrasyon ve yaratıcılığımıza da büyük katkıda bulunduğunu, hatta bilişsel becerileri de artırdığını çoktan gösterdi. Örneğin Exeter Üniversitesi’nden araştırmacılar, bitkilerin yaratıcılığı ve çalışan refahını %50’ye, üretkenliği ise %40’a kadar artırabildiğini buldu.

Michigan Üniversitesi’nde (UM) yapılan başka bir çalışma ise işin başka bir boyutunu ortaya koydu; UM psikoloji araştırmacıları Marc Berman, John Jonides ve Stephen Kaplan, ister orman istersek de bitkileri gördüğünüz başka bir ortamda bir saat geçirmenin, hafıza performansı ve konsantrasyonu %20’ye kadar artırabildiğini keşfetti.

Diğer çalışmalar, ev ve ofis çevresinde bitkilerin olmasının, insanların ruh hallerini büyük ölçüde iyileştirdiğini ve strese bağlı depresyon olasılığını da azalttığını; ayrıca pozitif enerji seviyemizi arttırarak kendimizi güvende ve rahat hissetmemize yardımcı olduğunu ortaya koydu.

2010 yılında UTS tarafından yapılan araştırmada ise faydalar şu şekilde sıralandı: Kaygıda %37, ofisi sevmeme halinde %44, kronik yorgunlukta yaklaşık %40 ve bildirilen depresyonda %58 azalma.

Doğal nemlendirme

Nem artırma özelliği de ofis bitkilerinin bizi iyi gelmesine neden olan başka bir faktör. Düşük nem, mukoza zarının kurumasına yol açarak insan vücudunu bakteri, virüs ve alerjenlere karşı savunmasız bırakabilir. Buna karşın ofis bitkileri, iç mekân nemini artırır ki bu da solunum sistemimiz başta olmak üzere bize iyi gelir.

Ofis bitkilerinin fiziksel sağlığımıza faydalarına yönelik en önemli çalışmalardan bir başkası da NASA tarafından 1989’da yayımlanırken, bu çalışma, ofis ve salon bitkilerinin en dikkat çekici faydalarından birinin, kökleri sayesinde havadaki uçucu bileşikleri (VOC) ortadan kaldırarak çevrelerindeki havanın kalitesini iyileştirme yetenekleri olduğunu vurgular.

Sözgelimi benzen, formaldehit ve trikloretilen gibi VOC’ler, boya, halı ve plastik gibi günlük hayatımızda olan malzemelerde bulunur. NASA da çalışmada belirtilen bitkilerinin doğal hava temizleyicileri gibi davrandığını ve sadece bir günde toksinlerin %87’ye kadarını bertaraf ettiğini gösterir.

Başka bir deyişle, ofis bitkileri bize her açıdan çok iyi gelir. Bu süreçte çalışma ortamımızın görsel çekiciliği de artmış olur. Peki ama hangi bitkiler, ofisimize ve çalışma masamıza uygun?

Ofis bitkileri neler olabilir?

Bloomscape’in bahçıvanlık uzmanı Lindsay Pangborn, ofis bitkisi seçerken önemli olanın, az su ve hemen hemen her miktarda ışığı tolere edebilecek bir bitki bulmak olduğunu söyler. Herkesin, bitkilerle ilgilenmeyi denemesini tavsiye eden botanikçi Julia Omelchenko da öncelikle bakımı kolay ve dayanıklı bitkileri tercih etmemizi, böylelikle yüksek bakım taleplerinin bizi yormayacağını belirtir.

Unutmayalım; ofis bitkileri az bakım gerektirdiği ve az güneş-yapay ışık gibi her türlü ışık ve nem koşuluna ayak uydurabildiği için gözümüzün önünde ölmelerine de kolay kolay tanık olmayız. Yeteri kadar su verelim yeter. Hem o suyu vermenin bile tatmin edici bir yönü var. Bitkinin zaman içinde gözümüzün önünde serpildiğini görmek de cabası.

Buradan yola çıkarak hem doğayla iç içe olduğumuz günleri hatırlatarak bizi motive eden hem de havayı temizleyerek bize sağlık olarak da iyi gelen bazı ofis bitkilerini sıralamak istedik. Ulaşması kolay olan bu bitkilerden ister birini, ister birkaçını çalışma arkadaşımız haline getirerek çalışma deneyimimizi iyileştirebiliriz.

1) Aloe vera:

İç mekân havasını temizleme konusunda maharetli bitkilerden en bilineniyle başlayalım. Birçok koşula yıllarca ayak uydurabilen, çok yıllık bir bitki olan aloe vera bitkisi, fazla sulamayı sevmez; iç mekân ışığını da çok sever.

Aloe vera

2) Paşa kılıcı (Sansevieria):

Düşük gün ışığında yaşamakta zorlanmayan bitkilerden biri de paşa kılıcı. Seyrek sulamayla kolayca başa çıkabilen bu bitki, havadaki oksijen seviyesini artırır, zararlı bileşikleri emer ve hava kalitesi kaynaklı alerjilere engel olmasıyla bilinir.

Sansevieria

3) Duvar sarmaşığı (Hedera helix):

Yaprak dökmeyen ve hızlı büyüyen bir ofis bitkisi olan bu bitki, az önce bahsettiğimiz NASA çalışmasına göre, havadaki benzen yüzdesini yaklaşık %90 oranında giderir. Yine sağlığımız için tehlikeli olan TCE ve formaldehiti de uzaklaştırır. Biraz ılıman sıcaklık ister. Toprak kuruduğunda sulamak yeterlidir.

Hedera Helix

4) Para ağacı (Pachira aquatica):

Bir ofis bitkisi düşünelim ki hem sağlığımıza hem de cebimize iyi gelsin! Para ağaçları, birçok kültürde şans ve para getirdiğine inanılan bir bitki. Penceresi olmayan ofislerde bile yetişir, fazla suya ihtiyaç duymaz; haftada bir biraz sulamak yeterli.

Pachira aquatica

5) Salon sarmaşığı (Epipremnum aureum):

Havadaki zararlı partikülleri temizlemekte usta olan salon sarmaşıklarının en güzel özelliklerinden birisi, bir süre aksatılan sulamayı tolere edebilmesi. (İzin günlerinde strese girmeye gerek yok!) Kış aylarında kuruyan havayı nemlendirmesi de cabası. Yapraklarının sararmaması için toprağı kurudukça biraz sulanmalı, çok sulamamaya özen gösterilmeli, yoksa kökleri çürür.

Epipremnum aureum

6) Dracaena:

Dracaena bitkisinin marginata, deremensis ve massangeana ismiyle farklı çeşitleri var. Bu bitkiler, yine NASA tarafından, havadaki zararlı unsurlardan TCE, benzen ve formaldehiti emme yeteneğine sahip. Düşük ila orta dolaylı ışıkta gelişen bu ofis bitkileri, kurumasına izin verilmeden sulanmalı, aşırı soğuk veya sıcak havaya maruz bırakılmamalı.

Dracaena marginata

7) Barış çiçeği (Spathiphyllum sp.):

Ofis bitkileri bize hem fiziksel hem de ruhsal olarak iyi gelir. Yelken çiçeği olarak da bilinen bu bitki, ortalama ofis sıcaklık ve ışık koşullarında yaşayabilir. İsmi gibi güzel, beyaz bir çiçeği olan bu ofis çiçeği, havayı alkol, aseton, trikloroetilen, benzen ve formaldehit gibi zararlılardan arındırmasıyla bilinir. (10) Az bakım gerektirir; çok sulanmadan toprağı nemli bırakılmalı, yarı gölge bir yerde durmalı, direkt gün ışığı almamalı.

Spathiphyllum

Bitki bakımında saksı ve toprak seçiminin de önemli olduğunu unutmamalıyız.

İlgili yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir