Dünyaca ünlü teorik fizikçi Stephen Hawking, genel görelilik kuramı ile kuantum mekaniğini birleştirerek kara delikleri, evrenin oluşumunu ve yapısını açıklamak üzere çok önemli teoriler geliştirdi. 1963 yılında kendisine ALS teşhisi konulduğunda doktorlar 2 yıllık ömrünün kaldığını söylemişlerdi. Bu dönemde geçirdiği ağır depresyona rağmen çalışmalarını sürdürdü ve 1966 yılında Genişleyen Evrenlerin Özellikleri isimli doktora tezini tamamladı. Hastalığı ilerledikçe yürüme ve konuşma güçlüğü artan Stephen Hawking, hayata sıkı sıkı tutundu ve çalışmalarını inatla sürdürdü. En önemli eseri olarak kabul edilen Zamanın Kısa Tarihi isimli eseri bugüne kadar pek çok dile çevrildi, binlerce kez basıldı. Uzun yıllar boyunca bu kitap, en çok satan kitaplar listesindeki yerini korudu. 76 yaşında hayata veda eden Stephen Hawking, geliştirdiği teorilerle Einstein‘dan sonra 20. yüzyılın en büyük bilim insanlarından biri haline geldi. Bir Ofix Blog klasiği olan başarı hikayeleri köşemizde bu hafta, Stephen Hawking‘in hayatından kesitler sunarak başarı hikayesini okurlarımızla paylaşacağız.
Stephen Hawking kimdir?
Stephen Hawking olarak bilinen Stephen William Hawking, 8 Ocak 1942 tarihinde Oxford’da dünyaya geldi. Çocukluk yıllarını ailesiyle birlikte Londra’da geçirdi. Küçük Stephen‘in Philippa ve Mary isimli iki kız kardeşi, Edward isimli bir de evlatlık kardeşi vardı. 8 yaşına geldiğinde Highgate’deki Byron House School‘a başladı. Fakat okumayı öğrenmekte güçlük çekti. Ailesi Stephen‘in eğitimine çok önem veriyor, iyi bir eğitim almasını çok istiyordu. Birkaç okul değiştirdikten sonra babası, küçük Stephen‘in İngiltere’nin en saygın okullarından biri olan Westminster Okulu‘na gitmesi için hazırlıklara başladı. Ne var ki, burs sınavının yapılacağı gün Stephen‘in hastalanması üzerine burs fırsatı kaçırıldı. Stephen‘in St. Albans’ta eğitimine devam etmesine karar verildi. Bu okulda Stephen Hawking, maket uçak ve tekne yapımından metafiziğe kadar pek çok konuda bilgi ve görüş sahibi oldu. Okulda en çok matematik hocasından etkilendi. Hocasıyla birlikte saat parçaları, eski bir telefon santrali ve geri dönüştürülmüş materyallerden bilgisayar yaptı.
- Stephen Hawking (1942-2018)
1959 yılında Stephen Hawking, babasının etkisiyle Oxford University College‘da lisans eğitimine başladı. Oxford mezunu olan babası Frank Hawking, burs sınavı için Stephen Hawking‘i çok iyi bir şekilde hazırladı. Eğitim masraflarını karşılayabilmek için ailenin bütçesi yetersizdi. Stephen‘in Oxford‘da burslu okuyabilmesi için sınavı kazanması gerekiyordu. Babasının desteğiyle sınava çok iyi hazırlanan Stephen Hawking, teorik derslerden ve özellikle fizik testinden çok yüksek bir puan aldı. Ardından katıldığı mülakatta sorulan sorulara verdiği cevaplarla zekasının yüksek olduğunu da gösterdi. Henüz 17 yaşında olan Stephen Hawking‘in başarılı bir insan olacağını gösteren bu mülakat, Oxford‘un kapılarını açtı. Buna rağmen, Ofxord‘daki ilk yıllarında akademik anlamda yeterince başarılı olamadı. Okul ortamına uyum sağlamada epeyce zorlandı. Fizik derslerinde gösterdiği başarılar nedeniyle okulda Einstein olarak anılmaya başlanan Stephen Hawking, St. Albans’ta en sevdiği ders olan matematiğe yöneldi. Bilimsel konular ve matematiğin dışındaki hiçbir ders ilgisini çekmedi.
- Oxford yıllarında okulun Einstein’ı olarak anılmaya başlandı.
Teorik Fizik ve Uygulamalı Matematikte Stephen Hawking
Oxford‘dan mezun olduktan sonra Stephen Hawking, lisansüstü eğitimine 1962 yılında Cambridge’deki Trinity Hall‘da başladı. Bir yıl sonra sağlık durumundaki bozulmalar ilk belirtisini verdi ve hareketlerinde yavaşlama oluştu. İleride onu felç edecek motor nöron hastalığının bu ilk belirtilerine rağmen eğitimini sürdürdü. Bu sırada ağır bir depresyona girdi. Yaptığı çalışmaların anlamının olmadığını, hayatının fazla sürmeyeceğini düşünmeye başladı. Fakat buna rağmen çalışmak onu hayata bağlayan yegane unsur haline geldi. Çalışmalarını derinleştirdikçe içine girdiği depresyondan kurtulmayı başardı. Bu sayede kendisiyle barışık yaşamayı öğrendi. 1966 yılında doktorasını teorik fizik ve uygulamalı matematik alanında tamamladı. Uzmanlık alanı genel görelilik kuramıydı. Bu kuram çerçevesinde yerçekimi tekillik teoremleri ve kara deliklerin yapısı hakkında birbirinden önemli teoriler üretti. Stephen Hawking‘in çalışmaları bir taraftan teorik konularda yepyeni perspektifler sunuyordu. Bir taraftan da hastalığının ilerlemesini yavaşlatıyordu. Hastalığının düşünülenden daha yavaş ilerlediğini gören Stephen Hawking, yürüme ve konuşma güçlüğüne rağmen çalışmalarını inatla sürdürdü.
- Hastalığına rağmen Stephen Hawking çalışmaktan hiç vazgeçmedi.
1970’li yıllarda teorik fizik alanında birbirinden önemli teoriler geliştiriliyordu. Ancak Stephen Hawking‘e gelinceye kadar bu teorileri bir araya getirecek tutarlı bir evren kuramına henüz sahip olunamamıştı. Stephen Hawking‘in geliştirdiği kozmoloji, genel görelilik kuramı ile kuantum mekaniğini birleştirerek evren hakkında o güne kadar geliştirilmiş en kapsayıcı kuramdı. Teorik fizik ve uygulamalı matematik alanında kazandığı deneyimler sayesinde kuantum mekaniğine yeni bir yorum kazandıran Stephen Hawking, olanaklı dünyalar düşüncesini de sağlam bir zemine oturtmuş oldu. Hawking‘e göre kara delikler, daha sonra Hawking radyasyonu olarak adlandırılan bir radyasyon yaymaktaydı. Bu teorik tahmin çerçevesinde Stephen Hawking, Roger Penrose ile birlikte çalışmaya başladı. Hawking‘in bu teorisi ilk ortaya atıldığında teorik fizik alanında yeterince ilgi görmemişti. 1970’lerin sonlarına doğru kara deliklerle ilgili incelemeler derinleştiğinde, Hawking‘in teorisinin önemi anlaşıldı. Roger Penrose‘un kara deliklerin merkezindeki bir uzay-zaman tekilliği teoreminden etkilenen Hawking, bu teoremi genişleterek evrenin oluşumu ve yapısını açıklamada kullandı.
- Stephen Hawking’in görüşleri 1970’lerden itibaren dünya genelinde ilgi görmeye başladı.
Stephen Hawking ve ALS Hastalığı
Stephen Hawking‘in yakalandığı ALS hastalığı, merkezi sinir sisteminde omurilik ve beyin sapı bölgesindeki nöronların kaybı nedeniyle tüm yaşamını olumsuz etkiliyordu. Kasların güçsüz düşmesine yol açan bu hastalık, ilk önce ağız bölgesini etkiledi ve Hawking‘in konuşma yeteneğini kaybetmesine yol açtı. Bu süreçte en büyük yardımcısı, 1965 yılında evlendiği Jane Wilde‘dı. 2 yıl önce kendisine ALS teşhisi konulduğunda Jane Wilde bu durumun farkındaydı. Başlangıçta evlilik fikrine sıcak bakmayan Stephen Hawking, Jane‘in kendisine olan sevgisini gördüğünde kararını değiştirdi. Yaşayacakları zorlukların farkında olarak evlenen Jane Wilde ile Stephen Hawking çifti, hastalığın ilerlemesine rağmen birlikte olmaktan mutluydu. Jane Wilde‘ın varlığı Stephen Hawking‘e yaşama gücü kazandırıyordu. Doktora tezini daktilo eden Jane Wilde, Stephen Hawking‘in her türlü bakımını da bizzat gerçekleştiriyordu. Üstelik bu evlilikten üç çocukları oldu. Stephen Hawking‘in teorilerinin dünya genelinde ilgi görmesi ve pek çok ödüle layık bulunması, ALS hastalığıyla mücadelesinde ona büyük güç kazandırdı.
- ALS hastalığıyla mücadelesinde en büyük yardımcısı Jane Wilde’dı.
Stephen Hawking’in Akademik Başarıları
Doktorasını tamamladıktan sonra Stephen Hawking, pek çok üniversiteden araştırma bursu kazandı. Bu burslar sayesinde genel görelilik kuramı ve kozmoloji alanında uzmanlaşmayı sürdürdü. Tekillikler ve Uzay-Zaman Geometrisi isimli makalesi, alanının en prestijli ödüllerinden biri olan Adams Ödülü‘nü kazandı. Roger Penrose ile birlikte yazdıkları ve evrenin bir tekillik olarak başlamış olabileceği teorisini anlatan makaleleri Yerçekimi Araştırma Vakfı‘nın yarışmasında ikincilik ödülünü kazandı. Bu teoriye göre tekillik, koordinat sistemine bağlı olmayan bir gökcisminin yerçekimi alanının sonsuz olarak ölçüldüğü konumdu. Uzay-zamanın dışında kalan tekillik içinde maddenin yoğunluğu da dahil olmak üzere hiçbir fizik kanunu geçerli değildi. Bu çalışmalarla Stephen Hawking, evrenin başlangıcının büyük patlama olduğunu ve kara deliklerin de ışıma yapabileceğini teorik düzlemde temellendirmeye çalışmıştı. 1969 yılında kazandığı özel burs sayesinde kara deliklerle ilgili çalışmalarını sürdürdü. 1970 yılında kara delik dinamiğinin ikinci yasası olarak bilinen kara deliğin olay ufkunun asla küçülemeyeceği teorisini ortaya attı.
- “Einstein, ‘Tanrı zat atmaz’ derken hatalıydı. Kara deliklerin varlığı, Tanrı’nın yalnızca zar atmakla kalmadığını, bu zarları göremeyeceğimiz yerlere atarak bizi şaşırttığını da gösteriyor.” S. H.
Stephen Hawking‘in ilk kitabı olan Uzay-Zamanın Büyük Ölçekli Yapısı, 1970’lerde kuantum yerçekimi teorisinin şekillenmesinde etkili oldu. Hawking‘e göre kara delikler, belirsizlik ilkesine göre dönüyor ve etrafa parçacıklar yayıyordu. Günümüzde Hawking radyasyonu olarak bilinen bu teoriye göre kara delikler enerjilerini tüketip buharlaşıncaya kadar radyasyon yaymayı sürdürecekti. Kara deliklerin olup olmadığının bile tartışıldığı bir dönemde bu teoriler fizik çevrelerinden büyük ilgi gördü. Çünkü Stephen Hawking, teorik fizik konularını basit bir matematik diline dönüştürerek inceledi. 1975 yılında Eddington Madalyası ve XI. Pirus Altın Madalyası ile ödüllendirildi. Stephen Hawking‘in teorilerine gösterilen ilginin bir nedeni de basın ve televizyon dünyasıyla kurduğu yakın ilişkilerdi. 1970’lerin ikinci yarısından itibaren Stephen Hawking medyada sıkça yer aldı. En karmaşık konuları bile halkın anlayabileceği basit şekillerde anlatarak dikkatleri üzerine çekti. 1977 yılında yerçekimi fiziği kürsüsüne profesör olarak atandı. Ertesi yıl Einstein Madalyası‘nı kazandı. Oxford‘dan bir de fahri doktora aldı. Cambridge‘de matematik profesörlüğüne atandı.
- Stephen Hawking’e medyanın ilgisi hep yüksekti.
Stephen Hawking’in Yazarlık Deneyimi
Stephen Hawking konuşma yetisini kaybettikten sonra önce bir el anahtarı kullanarak, ardından tek bir yanak kası kullanarak konuşma üreten bir cihazla iletişim kurdu. En önemli kitabı olarak kabul edilen Zamanın Kısa Tarihi isimli eseri, bugüne kadar pek çok dile çevrildi, binlerce kez basıldı. Uzun yıllar boyunca en çok satan kitaplar listesindeki yerini koruyan bu kitap, Stephen Hawking isminin yanı sıra teorik fiziğin de geniş kitleler tarafından ilgi görmesini sağladı. Kitaplarında “yaratıcı Tanrı” düşüncesini tümüyle reddetmedi. Büyük patlama ve kuantum mekaniği arasında çeşitli bağlantılar kurarak “Tanrı’nın aklını okuma” çabası içinde olduğunu ifade etti. Evrenin kökenini açıklamak için “Tanrı’nın yaratımı” söyleminin ötesine geçmeye, bu yaratımın nasıl gerçekleştiğini anlamaya çalıştı. Bu konudaki görüşlerini anlattığı Zamanın Kısa Tarihi isimli kitabı, akademik bir dil kullanmak yerine genel okur kitlesine hitap ediyordu. 1982 yılında yazmaya karar verdiği bu kitabı 1988 yılında yayınlandığında dünyanın en popüler bilim insanlarından biri haline gelecekti.
- “Ünlü olmamın kötü yanı, tanınmadan dünyada herhangi bir yere gidemiyor olmam. Siyah güneş gözlüğü ve peruk takmam yeterli değil. Tekerlekli sandalye beni ele veriyor.” S. H.
1993 yılında Stephen Hawking, Gary Gibbons ile birlikte Öklid kuantum yerçekimi üzerine bir kitabın editörlüğünü yaptı. Kara Delikler ve Bebek Evrenler isimli bu kitapta, büyük patlama ve kara deliklerle ilgili görüşlerini anlattığı makalelerini bir araya getirdi. 2001 yılında yayınladığı Ceviz Kabuğundaki Evren‘de, “Uzay-zamanın bir başlangıcı var mı?” sorusuna cevap aradı. 2002 yılında Hawking, BBC’nin En Büyük 100 Britanyalı anketinde 25. sırada yer aldı. 2006 yılında Zamanın Daha Kısa Tarihi ile okurlarıyla yeniden buluştu. Çocuklar için yazdığı George ve Kırılmayan Şifre ile George’nin Kozmik Hazine Avı kitapları çocuklara bilim dünyasının kapılarını açtı. 2013 yılında yayınladığı Benim Kısa Tarihim ve 2018’de yayınladığı Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar isimli kitapları, kısa süre içinde popüler bilim alanında birer başucu kitabı haline geldi. Kitaplarında insanlığa ve bilime duyduğu umudu sıkça ifade etti. 50 yıldan uzun bir süre devam eden ALS hastalığına 14 Mart 2018 tarihinde yenik düşerek hayata gözlerini yumdu.
- “Ayaklarınız altına değil, yıldızlara bakmayı unutmayın!” S. H.
Tüm okurlarımızın her gününün bir başarı hikayesi ile geçmesini diliyoruz…