Susuz kalmak baş ağrısı yapar mı?

Yaz aylarının gelişiyle birlikte vücudumuzun su ihtiyacı artıyor. Günlük su tüketimi konusunda gereken özeni gösterdiğimizde kendimizi daha dinç ve zinde hissedebiliriz. Yeterince su tüketmediğimiz zaman ise çeşitli sağlık sorunları yaşayabiliriz. Bu sorunlar içinde en önemlilerinden biri baş ağrısıdır. Günlük su ihtiyacını karşılamak adına tüketilen çay ve kahve gibi içecekler bu ihtiyacı karşılamadığı gibi, baş ağrısı şikayetlerinin artmasına yol açabilir. Çünkü bu içecekler daha fazla su kaybettirir. Suyun yerine geçebilecek başka hiçbir içecek olmadığı gibi, su içerek elde edebileceklerimizi sağlayacak başka bir kaynak da yoktur. Ofix Blog‘da bu haftaki sağlık köşemizde, susuzluk ve baş ağrısı arasındaki ilişki hakkında faydalı bilgiler paylaşacağız. Susuzluk nedeniyle baş ağrısı şikayetleri yaşıyorsanız, bu yazımızda çok şey bulabilirsiniz. 

Suyun insan hayatındaki önemi nedir?

İnsan hayatı için oksijenden sonra en gerekli madde sudur. Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının yüzde 60’ı, yetişkin kadınlarda ise yüzde 50’si sudan oluşur. Çocuklarda bu oranlar biraz daha yüksektir. Vücudumuzdaki suyun yüzde 60’ını hücrelerimiz kullanır. Geri kalan yüzde 40’ını ise hücre dışı yapılar kullanır. Beynimizin yüzde 75’i, akciğerlerimizin ise yüzde 80’i sudan oluşur. Yemek yemeden haftalarca yaşayabilen insan, su içmeden yalnızca birkaç gün yaşayabilir. Öyle ki, vücudumuzdaki suyun sadece yüzde 10’unu kaybettiğimizde ciddi sağlık sorunları yaşamaya başlarız. Vücudumuzdaki tüm sistemler işlevlerini yerine getirirken suya ihtiyaç duyduğu için, su kaybının artması durumunda tüm sistemler olumsuz etkilenir. Susuzluk nedeniyle oluşan şikayetlerden bazıları günlük işlerimizi ve bilişsel fonksiyonlarımızı ciddi ölçüde etkiler. 

Vücudumuzda suyun yerine getirdiği çok sayıda görevden bahsedebiliriz. Bunlar içinde en önemlileri hücrelere besin ve oksijen taşımak, atıkları hücrelerden uzaklaştırmak, ısı dengesini sağlamak, elektrolitleri taşımak, cilt ve deri sağlığını korumak, bağışıklık sistemini güçlendirmek ve solunuma yardımcı olmaktır. Yeterince su tüketilmediği zaman bu görevler etkin şekilde karşılanamaz. Hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte yaz aylarında vücudun su ihtiyacı artar. Terleme yoluyla vücut, diğer dönemlere oranla daha fazla su kaybeder. Yeterince su tüketilmediğinde vücutta meydana gelen metabolik sorunlar, sıcak yaz günlerinde daha fazla hissedilir. Kişinin eğer herhangi bir kronik hastalığı varsa ve metabolizması düzgün şekilde çalışmıyorsa, susuzluk nedeniyle oluşan şikayetleri daha güçlü şekilde yaşaması mümkündür. Benzer şekilde, hamilelik nedeniyle de vücudun su ihtiyacı artar. Yaz aylarında hamilelerin susuzluk konusunda çok daha dikkatli olmaları gerekir. Çünkü hamilelikte susuzluk yalnızca annenin değil, aynı zamanda bebeğin de sağlığını tehdit eder.

Susuzluk nedeniyle ne gibi şikayetler ortaya çıkar?

Susuzluk nedeniyle ortaya çıkan ilk şikayetlerden biri, kişinin kendisini yorgun ve halsiz hissetmesidir. Vücutta su miktarı azaldığında hücrelere taşınan besin ve oksijen miktarı azalır, atıkların hücrelerden uzaklaştırılması yavaşlar. Kişide eğer herhangi bir hastalık yoksa, sıcak yaz günlerinde hissettiği yorgunluk ve halsizliğin nedeni büyük bir olasılıkla yeterince su tüketmemesidir. Vücutta yalnızca yüzde 1 ile 2 arasında su kaybı oluştuğunda susuzluk hissi başlar. Fakat kişi bu isteğe kayıtsız kalır veya başka içecekler ile su ihtiyacını karşılama yoluna giderse, hissettiği yorgunluk ve halsizlik azalmak bir tarafa, artmaya başlar. Bu artış içinde kişi, baş ağrısı ile karşılaşır. Susuzluk ve baş ağrısı arasındaki ilişki hakkında farkındalıkları yeterli düzeyde değilse, baş ağrısı şikayetinin farklı nedenlerden kaynaklanmış olabileceğini düşünür. Hatta ağrı kesici almayı bile deneyebilir. Vücudun su ihtiyacı karşılanmadığında baş dönmesi, ağız kuruluğu ve ağız kokusu, uyku hali, cilt kuruluğu, kabızlık, kas krampları gibi şikayetler oluşur. 

Vücudumuzdaki su miktarının yüzde 5 oranında azalmasıyla birlikte ilk olarak yorgunluk ve halsizlik oluşmaya başlar, ardından baş ağrısı gelişir. Su kaybının yüzde 10 düzeyine çıkması, metabolik sorunları tetikler. Dolaşım sistemi başta olmak üzere vücudumuzdaki tüm sistemler, işlevlerini yerine getirmede güçlük çeker. Beynimizin yüzde 75’i sudan oluşur ve 24 saat içinde beyinden geçen su miktarı 1400 litreden fazladır. Beyin fonksiyonlarının düzgün şekilde çalışabilmesi için vücudun su ihtiyacının karşılanmış olması gerekir. Su kaybı yüzde 20 dolayına ulaştığında beyin fonksiyonları gücünü kaybeder. Dikkat dağınıklığından hatırlama güçlüğüne kadar pek çok bilişsel sorun meydana gelir. Su kaybının artması durumunda ise hayati riskler oluşur. Bu süreçte kişi, baş ağrısı ve diğer şikayetlerinden kurtulmak adına ağrı kesicilere yönelebilir. Fakat ne var ki, yanlış ve gereksiz yere kullanılan ağrı kesiciler baş ağrısı şikayetini bir süre bastırsa da susuzluk nedeniyle oluşan sorunları önleyemez. 

Susuzluk ve baş ağrısı arasındaki ilişki nasıldır?

Susuzluk nedeniyle oluşan baş ağrısı şikayetleri aslında, vücudun susuz kaldığına ve su tüketiminin arttırılmasına yönelik bir alarm niteliğindedir. Bununla birlikte, baş ağrısının çeşitli nedenleri ve türleri olabilir. Tıp literatüründe bugüne kadar tanımlanabilmiş 165 çeşit baş ağrısı vardır ve bu ağrılar, iki temel kategori içinde sınıflandırılır. Bunlardan ilki fonksiyonel baş ağrılarıdır, ikincisi ise patolojik baş ağrılarıdır. Fonksiyonel baş ağrıları, patolojik bir hastalık etkeni olmaksızın ortaya çıkan baş ağrılarıdır ve sinirsel, damarsal ya da hormonal etkenler tarafından tetiklenir. Baş ağrıları içinde en sık görünen tür olan bu ağrılar, aynı zamanda da gerilim türü baş ağrıları olarak ifade edilir. Susuzluk nedeniyle oluşan baş ağrısı şikayetleri, fonksiyonel baş ağrıları içinde değerlendirilir. Çünkü bu ağrılar, nedenin ortadan kaldırılmasıyla sona eren ağrılardır. Patolojik baş ağrıları ise baş, boyun veya vücudumuzun herhangi bir bölümünde ortaya çıkan hastalıklara bağlı olarak gelişen baş ağrılarıdır. Patolojik baş ağrıları söz konusu olduğunda medikal tedavi yöntemlerine başvurmak gerekir. 

Patolojik baş ağrıları, fonksiyonel baş ağrılarına göre daha az ortaya çıksa da etkileri ve yarattığı sağlık riskleri bakımından çok daha tehlikelidir. Hastanın günlük hayatını ve iş performansını ciddi ölçüde etkileyen bu ağrıların yanında çoğu zaman bulantı, kusma, karıncalanma, konuşma bozukluğu gibi şikayetler de görülür. Patolojik ağrılar içinde en dayanılmaz olanı ise şüphesiz ki migren ağrılarıdır. Migrenin nedeni günümüzde tam olarak bilinmese de genetik faktörler, hormonal değişimler ve çevresel faktörler nedeniyle migrene daha sık rastlanıldığı bilinmektedir. Migren hastaları parlak ışık, sigara dumanı, keskin koku gibi şeylere karşı aşırı duyarlıdır. Bunlardan birine maruz kaldıklarında şiddetli migren ağrılarına maruz kalabilirler. Eğer migren gibi ciddi bir hastalığınız varsa, günlük su tüketiminize çok daha fazla dikkat etmelisiniz. Çünkü susuzluğa bağlı fonksiyonel baş ağrısı şikayetleriniz, patolojik nedenlerden dolayı çok daha dayanılmaz hale gelebilir. 

Susuzluk nedeniyle oluşan baş ağrısı şikayetlerinde temel risk grupları hangileridir?

Susuzluk nedeniyle oluşan baş ağrısı şikayetleri hemen her yaş ve meslek grubunda ortaya çıkabilir. Özellikle sıcak yaz aylarında susuzluk ve baş ağrısı arasındaki ilişki hakkında hemen her kesimin daha dikkatli olması gerekir. Bununla birlikte, masa başı işlerde çalışan, yüksek efor gerektiren işler yapan veya kronik hastalığı olan kişilerde susuzluk nedeniyle baş ağrısı şikayetlerine daha sık rastlanır. Beyaz yakalı olarak tabir edilen kesim, günün büyük bölümünü masa başı işlerde geçirirken su tüketimine yeterince özen göstermeyebilir. Su ihtiyacını karşılamak adına tüketilen çay, kahve ve diğer içecekler ise su kaybını telafi etmediği gibi, daha fazla su kaybına yol açar. Yüksek efor gerektiren işler yapanlarda su kaybı yüksektir ve vücut daha fazla suya ihtiyaç duyar. Kronik hastalığı olan kişilerde ise çeşitli metabolik sorunlar nedeniyle sistemler düzgün şekilde çalışmaz. Buna bağlı olarak susuzluk nedeniyle oluşan baş ağrısı şikayetleri daha kötü sonuçlar yaratır. 

Su içerek baş ağrısı geçer mi?

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, baş ağrısının farklı türleri vardır ve baş ağrısından kurtulmak için yapılması gerekenler farklı olabilir. Kişi eğer susuzluk nedeniyle fonksiyonel baş ağrısı şikayeti yaşıyorsa, su tüketimini arttırarak şikayetlerinde iyileşme sağlayabilir. Fakat patolojik baş ağrıları söz konusu olduğunda su içmenin baş ağrısı şikayetlerini azaltmada ancak ikincil, üçüncül etkilerinden bahsedilebilir. Diğer taraftan, gün içinde sinirsel ve çevresel faktörlere bağlı olarak baş ağrısı sorunu yaşamaktaysanız, bazı bitki çayları da baş ağrısı şikayetlerinizden kurtulmanıza yardımcı olabilir. Nitekim, kasların gevşemesini ve kişinin sakinleşmesini sağlayan, ruhsal ve fiziksel rahatlamaya yardımcı olan bitki çayları bu gibi durumlarda işe yarayabilir. Ancak, 1 haftadan uzun süren ve su ya da bitki çayı tüketimiyle olumlu sonuç alamadığınız şikayetleriniz için mutlaka hekiminize başvurmalısınız. Herhangi bir çarpma veya travma nedeniyle baş ağrısı şikayeti yaşıyorsanız, bu süreyi beklemeden hekiminize başvurmanız gerekir. 

Editörün Tavsiyesi: Erikli Su Pet Şişe 330 ml x 12 Adet

Susuzluk ve baş ağrısı arasındaki ilişki hakkında faydalı bilgiler paylaştığımız bu yazımızı bitirmeden önce, online ofis marketiniz Ofix’in verilerine göre ofislerin en çok sipariş verdiği ürünlerimizden Erikli su pet şişe 330 ml x 12 adet ürünümüzü kısaca tanıtmak istiyoruz. Türkiye’nin lider su markalarından biri olan Erikli, Uludağ’ın benzersiz lezzetteki suyunu tüketicilerle buluşturuyor. Büyük şehirlerimizde 1990’lı yıllarda yaşanan su kesintileri sırasında yaptığı yatırımlar ve hizmete açtığı dolum tesisleri sayesinde su piyasasında güçlü bir konum elde eden Erikli suları, içerdiği doğal minerallerle vücudu beslemekte, hastalıklara karşı direnci yükseltmekte.  

Tüm okurlarımıza sağlıklı, keyifli ve bol kazançlı günler diliyoruz… 

İlgili yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir