19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ürün yelpazesi genişleyen maden suları ve gazlı içecekler pazarında Uludağ, pek çok ilke imza attı. Sektöre kazandırdığı yenilikler içinde ilk yeşil şişe, ilk alüminyum şişe kapağı, ilk depozitolu litrelik şişe, ilk diyet meşrubat, ilk kutu ambalajı, ilk endüstriyel limonata, ilk kobalt mavi şişe gibi yenilikler, Uludağ markasını içecek sektöründe lider konuma taşıdı. Ofix.com sitesinin online alışveriş rehberi Ofix Blog‘da her Pazartesi ele aldığımız başarı hikayelerine bu hafta, Uludağ markasıyla devam ediyoruz.
42 yıllık bekleyiş…
Doğal ve tarihsel güzellikleriyle her dönem dikkatleri üzerine çeken Bursa şehri, 19. yüzyılın ikinci yarısında doğanın bir hediyesi olan doğal maden suyuyla tanıştı. O dönemde henüz bir devlet memuru olan İbrahim Talat Bey, Uludağ eteklerindeki Günderet Köyü’nde keşfedilen maden suyunun hem sağlık için önemini, hem de ticari değerini anlamıştı. Fakat, kaynak arazisini satın alacak ve maden suyu için dolum tesisi kuracak yeterli sermayesi yoktu. Gerekli sermaye desteğini sağlamak için, o dönem Bursa’da ticaret yapan Fransız vatandaşı Monsieur Brune‘ye ortaklık teklif etti. Bazı kaynaklarda isminden Yosi Bürün olarak bahsedilen Monsieur Brune, teklifi olumlu karşıladı ve 8 dönümlük kaynak arazisini 6 Temmuz 1870 tarihinde Molla Şerif‘in oğlu Mustafa‘dan 3 bin kuruşa satın aldılar.
- İbrahim Talat Paşa
Ne var ki işler, umdukları gibi gitmedi ve işletme ruhsatını alamadılar. Bursa’nın İnegöl ilçesine bağlı Çitli Köyü’nde 1867 tarihinden beri maden suyu ticareti yapan ve ürünleriyle II. Abdülhamit‘in takdirini kazanan iki Osmanlı vatandaşı, yeni kurulacak tesisle ticari çıkarlarının zarar göreceği gerekçesiyle İbrahim Talat Bey ve Fransız ortağı Monsieur Brune‘ye işletme ruhsatının verilmesini engellediler. Aradan geçen 20 yıl boyunca ruhsat almak için çeşitli girişimlerde bulundularsa da Saray’dan izin çıkmadı. Bunun üzerine Monsieur Brune, 1890 yılında hisselerini Monsieur Bourousine‘e devrederek bu işten vazgeçti.
Bu süre zarfında İbrahim Talat Bey, umudunu yitirmedi ve günün birinde işletme ruhsatı alabileceği düşüncesiyle arazinin etrafındaki toprakları satın almayı sürdürdü. Bir yandan da asıl işi olan memuriyetteki görevine devam etti. 1908 yılında ilan edilen II. Meşrutiyet, devlet kadrolarında büyük değişimleri beraberinde getirdi ve İbrahim Talat Bey, işletme ruhsatı almak için tekrar girişimde bulundu. Beklediği izin, 1912 yılında nihayet çıktı. 6 Mayıs günü Dolmabahçe Sarayı’nda Sultan Mehmet Reşat‘ın onayladığı işletme ruhsatı sayesinde faaliyete başlayan şirketin ortakları arasında Monsieur Bourousine ve Giritli Sıtkı Bey vardı.
- İşletme ruhsatının alınması 42 yıl sürdü.
Keşiş Dağı Maden Suyu
1912 yılında işletme ruhsatını alan şirketin ismi, Uludağ’ın o dönemki ismi olan Keşiş Dağı’ndan hareketle Keşiş Dağı Maden Suyu olarak konmuştu. Tesisin kurulması ve gerekli sağlık kontrollerinin yapılması 1913 yılında tamamlandı. Yapılan testlerde maden sularının gerekli tüm sağlık şartlarına uygun olduğu sonucuna varıldı ve ürünlerin satışına başlandı. Ürünler kısa sürede halk tarafından büyük beğeni topladı. Nitekim bu ürünler, yalnızca doğal ve lezzetli bir içecek olmanın ötesinde, sağlığa faydaları anlaşıldıkça bir tür ilaç olarak değerlendirilmeye başlandı. Halk arasında olduğu gibi sağlık çevrelerinde de bu ürünler, hazımsızlık ve çeşitli mide rahatsızlıkları olan hastalara tavsiye edildi.
Ürünlerin gördüğü bu ilgi, İbrahim Talat Bey ve ortaklarının maden suyu işletmeciliğinde yükselişini sağladı. 1916 yılında şirket, bölgedeki maden suyu kaynaklarının işletme hakkını Şura-yı Devlet’ten resmen aldı. Maden suyu satışında kullanılan şişeler için Almanya’dan mantar getirilmesi de bu dönemde gerçekleşti. Üstelik, üretim faaliyetleri I. Dünya Savaşı’nın zorlu koşullarına rağmen kesintisiz devam etti ve paşalık unvanını kazanan İbrahim Talat Bey‘e başta Dahiliye Nezareti olmak üzere çeşitli devlet kurumları tarafından destek sağlandı.
- Şirket yönetimini 1922 yılında Hüseyin Sıtkı Bey üstlendi.
İbrahim Talat Paşa‘nın 1917 yılında vefatının ardından, hisseleri eşi Şerife Hanım‘a geçti. Kurtuluş Savaşı döneminde Şerife Hanım, oğulları Mehmet ve Fuat‘ın da yardımıyla maden suyu üretimini sürdürmeye devam etti. Fakat, Bursa’nın Yunanlılar tarafından işgal edildiği 1922 yılında iki oğlunu da kaybedince, üretim faaliyetlerine bir süre ara vermek zorunda kaldı. Bu dönemde Şerife Hanım‘ın yardımına, kız kardeşi Neyyire Hanım‘ın eşi Hüseyin Sıtkı Bey (Ulusu) koştu ve şirketin tüm yükünü omuzladı. 1923 yılında Şerife Hanım, kendisine ömür boyu bakması karşılığında şirket üzerindeki tüm haklarını Hüseyin Sıtkı Bey‘e devretti.
Uludağ Markasının Doğuşu
Hüseyin Sıtkı Bey‘in yönetiminde şirket, 2 yıl gibi kısa bir süre içinde üretim kapasitesini ciddi ölçüde arttırmayı başardı. Ne var ki, ailenin elinde bulunan maden suyu kaynaklarını işletme hakkı, şirketin gereken yeterliliğe sahip olmadığı gerekçesiyle 1926 yılında geri alındı. Bu dönemde yaşanan bir diğer önemli gelişme de Keşiş Dağı isminin değiştirilmesi oldu. Dr. Osman Şevki Bey‘in girişimiyle, suyun bulunduğu bölgenin adı Uludağ olarak değiştirildi. Bunun üzerine şirketin adı Uludağ Maden Suları olarak değiştirildi. Hüseyin Sıtkı Bey‘in yaptığı girişimler sonucu şirket, 1930’ların ilk yıllarında maden suyu kaynaklarını işletme hakkına sahip 3 imtiyazlı şirketten biri olarak üretim faaliyetlerine tekrar başladı.
- Uludağ marka ismi ilk olarak 1930 yılında kullanıldı.
Bu dönemde yaşanan bir diğer önemli gelişme de Mehmet Hakkı Bey (Erbak) tarafından Bursa Nilüfer’de Uludağ İçecek şirketinin kurulmasıydı. 1930 yılında sigortacılıkla uğraşan Mehmet Hakkı Bey, Nifüfer’de gazoz fabrikası kurarak gazlı içecek üretimine başladı. 1934 yılında Uludağ İçecek şirketi, Uludağ Maden Suları‘nın işletmesini 5 yıl süreyle kiralayarak kendi markasını güçlendirdi. Bu dönemde gazetelere verilen ilanlar ve yapılan reklamlar, ülkemizde maden suları ve gazlı içeceklere yönelik ilgiyi arttırdı. Üstelik Mehmet Hakkı Bey, 1937 yılında Selanik’te düzenlenen uluslararası maden suyu fuarında Türkiye’yi temsil etti ve ülkemize büyük ödülü (Grand Prix) kazandırdı.
1938 yılında Mehmet Hakkı Erbak vefat etti ve şirket yönetimini Nuri Erbak üstlendi. II. Dünya Savaşı döneminde satışları büyük ölçüde azalan şirket, 1950’lerin başlarında yeniden güçlenmeye başladı. Bu dönemde Nuri Erbak, şirketin adını Uludağ Meyveli Gazozları olarak tescil ettirdi. Şirket yönetimini ise kardeşi İhsan Erbak üstlendi. 1953 yılında Uludağ Maden Suları‘nın ortaklık hisselerini elinde bulunduran son varis Guido Parodi, hisselerini Erbak ailesine devretti. 1958 yılında Hüseyin Sıtkı Ulusu‘nun vefatının ardından, vasiyeti üzerine tüm hisseler Erbak ailesine geçti. Böylelikle, Uludağ Maden Suları ile Uludağ Meyveli Gazozları şirketleri fiilen birleşmiş oldu.
- Uludağ Doğal Maden Suyu Üretim Tesisi, Nuri Erbak, 1950’ler…
Uludağ Markasının Yükselişi
Uludağ markasının yükselişi, 1950’li yılların ikinci yarısında başladı. 1955 yılında şirket, meyve aromalı içecek üretimine başladı. Ürünlerinin yalnızca lezzeti ve kalitesine değil, aynı zamanda sunum şekline de büyük özen gösteren şirket, içecek satışlarında cam şişe ve ambalajların önemini henüz erken dönemlerde kavramıştı. Tıpkı Coca Cola örneğinde olduğu gibi, Uludağ‘ın uzun yıllar kullanmayı sürdürdüğü cam şişeler, zaman içinde “efsane şişe” olarak anılmaya başlandı ve Uludağ‘ın sadık müşteri kitlesini arttırmasını sağladı. 1950’li yıllardan itibaren ürün yelpazesi hızla genişleyen şirket, bir taraftan marka değerini arttırırken, bir taraftan da ülkemizde maden suları ve gazlı içecekler pazarında pek çok Ar-Ge çalışmasına öncülük etti.
Uludağ markasının yükseliş sürecinde şirketin ticari başarılarını arttıran en önemli nedenlerden biri de yurt geneline yayılan bayi ağıydı. Saatte 8 bin şişe dolum yapabilen üretim bandından çıkan ürünlerini güçlü bir satış ağıyla tüketiciyle buluşturan şirket, uzun yıllar vergi listelerinde üst sıralardaki yerini korudu. Uludağ‘ın sektöre kazandırdığı yenilikler içinde ilk yeşil şişe, ilk alüminyum şişe kapağı, ilk depozitolu litrelik şişe, ilk diyet meşrubat, ilk kutu ambalajı, ilk endüstriyel limonata, ilk kobalt mavi şişe, sektörde lider marka olmasını sağladı. Şirket ayrıca, başta Bursa şehri olmak üzere yurt genelinde pek çok şehirde eğitim, kültür ve sanat faaliyetlerini destekledi. Kültürün yanı sıra doğal yaşamın korunmasına da büyük özen gösterdi.
- Uludağ şişeleri, markanın yükselişine büyük katkı sağladı.
Günümüzde Uludağ
Uludağ ana markası altında günümüzde 7 kategori, 13 alt marka, 39 değişik ürün ve 112 farklı ambalaj yer almakta. Şirketin üretim faaliyetleri, Bursa Yenice Sanayi Bölgesi’nde açık ve kapalı alanlarla toplam 98 bin metrekarelik meşrubat fabrikası ile Çaybaşı Köyü’nde toplam 50 bin metrekarelik dolum tesisinde gerçekleştirilmekte. 9 dolum hattında saatte 210 bin cam şişe, 153 bin pet şişe ve 36 bin metal kutu içecek üretimini gerçekleştiren şirket, Türkiye’deki maden suları ve gazlı içecekler pazarının yüzde 30’unu elinde bulunduruyor.
Ofis dostu Uludağ ürünleri Ofix.com’da!
Uludağ markasının başarı hikayesini kısaca özetlediğimiz bu yazımızı bitirmeden önce, online ofis marketiniz Ofix.com‘un verilerine göre ofislerin en sık sipariş verdiği Uludağ ürünleri içinde ilk üçte yer alanları kısaca tanıtacağız. Kurumsal müşterilerimiz için sunduğumuz özel fırsatlardan yararlanmak için burayı tıklayabilirsiniz.
Uludağ Doğal Maden Suyu
Listemizin ilk sırasında, Uludağ doğal maden suyu var. 200 ml’lik 24 adet özel cam şişede satışı yapılan bu ürünlerle ofisinizde mide sağlığınızı koruyabilir, hazımsızlık sorunlarınızı giderebilir, kemik sağlığınızı güçlendirebilir ve kan basıncınızı düzene sokabilirsiniz. İçerisinde kalori bulunmayan bu ürünler, diyetinize herhangi bir şekilde zarar vermeyeceği gibi, gün içinde almanız gereken kalsiyum, magnezyum, potasyum, sodyum gibi mineralleri karşılamanıza yardımcı olacaktır. Ürün sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
Uludağ Premium Maden Suyu
Listemizin ikinci sırasında, Uludağ Premium maden suyu var. 250 ml’lik 6 adet özel cam şişede satışı yapılan bu ürünler, hafif içimli doğal maden suları kategorisinde ilk sıralarda yer almakta. Litre başına 5-6 miligram doğal karbondioksit gazı içeren bu ürünlerin özel kobalt mavi şişesi, dünyaca ünlü Türk markası Dicle Kayek tarafından Osmanlı cam sanatı ve Fransız Baccarat vintage karaflarından esinlenerek tasarlandı. Ürün sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
Uludağ Efsane Gazozu
Listemizin üçüncü sırasında, Uludağ Efsane Gazozu var. 250 ml’lik 6 adet özel cam şişede satışı yapılan bu ürünlerin formülü Nuri Erbak‘a ait. 1933 yılından bu yana formülü hiç değiştirilmeden korunan bu ürünler, Uludağ’ın doğal kaynak suları ve şeker pancarından elde edilen kristal toz şekerden üretilmekte. Ürün sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
Ofix.com‘da satışı devam eden diğer Uludağ ürünlerini buradan inceleyebilirsiniz.
Tüm okurlarımıza başarı hikayeleri ile dolu bir hafta diliyoruz…