Vehbi Koç, nasıl Vehbi Koç oldu?

95 yıllık ömrüne sayısız başarılar sığdıran Vehbi Koç, yokluklar içinde kurulan Cumhuriyet’in iş dünyasında örnek yüzüdür. Yaptığı yatırımlarla Türk insanının yaşam kalitesini ve refah düzeyini yükseltmesine büyük katkılar sağlayan Vehbi Koç başta otomotiv, beyaz eşya, dayanıklı tüketim ürünleri ve elektrikli ev aletleri olmak üzere pek çok sektörde büyük başarılara imza attı. Eğitim alanında ve sosyal alanlarda sağladığı desteklerle Türkiye’de çağdaş yaşam ve Cumhuriyet değerlerinin yerleşmesinde büyük rol üstlendi. Ofix.com sitesinin online alışveriş rehberi Ofix Blog‘da her Pazartesi yer verdiğimiz başarı hikayeleri köşemizde bu hafta, Cumhuriyet’in örnek iş adamı Vehbi Koç‘un hayatından kesitler sunarak başarı hikayesini okurlarımızla paylaşacağız.

Vehbi Koç ve Koçzade Hacı Mustafa Rahmi Bakkalı

Vehbi Koç, 20 Temmuz 1901 tarihinde Ankara’da o zamanlar Çoraklık olarak bilinen Keçiören ilçesinde dünyaya geldi. Çocukluk dönemi boyunca evlerinde elektrik, su, hatta kömür sobası bile yoktu. Böylesi zor şartlar altında 5 yaşını dolduran küçük Vehbi, Hacı Bayram Camisi‘nin yanındaki Topal Hoca Mektebi‘ne yazıldı. Ardından, ilkokulda eğitimini sürdürdü ve okulu birincilikle bitirdi. Taş Mektep olarak bilinen Ankara İdadisi‘nde başarılı bir öğrenci olan genç Vehbi, iş hayatına atılmak için 1917 yılında tasdiknamesini alarak eğitim hayatını sonlandırdı.

Bu dönemde Ankara, hemen her bakımdan geri kalmış bir Anadolu kasabası görünümündeydi. İğneden ipliğe her şeye ihtiyaç duyuluyor, dönemin şartları altında bu ihtiyaçları temin etmek kolay olmuyordu. Babasıyla birlikte genç Vehbi, Ankara’da bugünkü Anafartalar Caddesi’nin bulunduğu Karaoğlan Caddesi’nde 120 lira sermayeyle Koçzade Hacı Mustafa Rahmi Bakkalı‘nı açtı. Bu dönemde en çok sattıkları ürünler ayakkabı lastiği, şeker, zeytin, makarna ve kaşar peyniriydi. Dükkanda genç Vehbi, iyi bir esnaf olmanın temel kurallarını babasından bire bir öğreniyordu. Her sabah dükkanı açıyor, temizlik yapıp ürünleri hazırlıyor, müşterilerin aldığı malları tartıp hazırlıyordu. Dükkanın tüm işlerine koşuşturan genç Vehbi, kısa bir süre sonra İstanbul’a gidip mal almaya başladı ve dükkandaki ürün çeşitliliğinin artmasını sağladı.

Koçzade Hacı Mustafa Rahmi Bakkalı‘nda ayakkabı lastiği satışları büyük ilgi görmekteydi. Bir çift lastiği 200 kuruşa temin eden baba ve oğul, 225 kuruşa satıp 25 kuruş kâr elde ediyordu. Bu dönemde hemen tüm yurtta olduğu gibi Ankara’da da ticaret hayatında gayrimüslimler oldukça etkindi. Ayakkabı lastiği satışlarında elde edilen başarının ardından, Kosti isimli bir gayrimüslimle anlaştılar ve kösele işine girmeye karar verdiler. Aynı şekilde, Hiya Elmalaki isimli bir başka gayrimüslimle anlaşarak aktariye işine girdiler. Böylelikle Koçzade Hacı Mustafa Rahmi Bakkalı‘nda köseleden hırdavata, aktariyeden tabak, fincan, ayna, ipliğe kadar geniş bir ürün yelpazesini tüketicilerin beğenisine sundular. 

Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Vehbi Koç

I. Dünya Savaşı’nın etkilerinin en acı şekilde hissedilmeye devam ettiği bu dönemde İstanbul işgal altındaydı. İtilaf devletleri İzmir’in ardından işgalleri yurt geneline yaymaya çalışıyor, Anadolu’da Milli Mücadele için hazırlıklar devam ediyordu. Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele‘nin en iyi Ankara’dan yönetilebileceğini düşünmüş, ileride kurmayı hedeflediği devletin başkentinin Ankara olmasını istemişti. TBMM‘nin Ankara’da kurulması, tüm ülkenin tarihinde olduğu gibi bu küçük Anadolu kasabasının tarihinde de bir dönüm noktasıydı. Bu dönemde genç Vehbi, başta Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları olmak üzere Ankara’ya gelen birbirinden önemli isimleri istasyonda karşılayanlar arasındaydı.

Genç Vehbi‘nin askerlik yaşı gelmişti, ne var ki askere alınması için lise mezunu olması gerekiyordu, fakat lise diploması yoktu. Milli Mücadele‘nin en yoğun şekilde devam ettiği bu dönemde genç Vehbi, vatan borcunu ödemek adına TBMM‘ye dilekçe vererek mecliste memur olarak çalışmak istediğini belirtti. Talebinin olumlu bulunması üzerine, 1920 yılında TBMM Matbaası‘nda musahhih yardımcısı olarak işe başladı. Bir süre Muhafız Kıt’a Kumandanlığı‘nda görev yaptıktan sonra, babasının bakkal dükkanına geri döndü. Milli Mücadele dönemi boyunca ordunun ihtiyaçlarını karşılayan dükkanları, yurdun düşman işgalinden temizlenmesinin ardından yeniden eski gücüne ulaştı.

1926 yılında Vehbi Koç, babasının bakkal dükkanını devralarak Koçzade Ahmet Vehbi ismiyle Ankara Ticaret Odası‘na kaydettirdi. Aynı tarihte teyzesinin kızı Sadberk Hanım‘la evlendi. 1928 yılında babası hayatını kaybetti. Dükkanları ise yol genişletme çalışmaları nedeniyle yıkıldı. Bu dükkanın yerine Vehbi Koç, Koç Han olarak bilinen binayı yaptırdı. Bu dönemde bir taraftan babasından kalan işleri geliştirmeye çalışıyor, bir taraftan da Ford ve Standart Oil gibi yabancı şirketlerin Türkiye temsilciliğini almaya çalışıyordu. Ankara Ticaret Odası‘nda ikinci başkan olması ilişkilerini geliştirmesini sağladı. Çok istediği Ford ve Standart Oil‘in Ankara temsilciliklerini de elde etti. Şimdi en büyük hedefi, İstanbul’da bir mağaza açıp işleri daha da büyütmekti.

İstanbul’da Devam Eden Yükseliş

İstanbul’daki ilk ticari faaliyetini 1934 yılında gerçekleştiren Vehbi Koç, Haliç Sütlüce’de Hovagimyan Biraderler’in kurduğu boru fabrikasına ortak oldu. Bu ortaklık, Vehbi Koç‘un ilk sanayi teşebbüsüydü. Fakat işler beklediği gibi gitmedi ve şirket battı. Bu dönemde Vehbi Koç, başkalarının kurduğu işe ortak olmaktansa kendi kurduğu işe ortak aramanın daha doğru olduğuna kanaat getirdi. Ki bu kanaati, hayatı boyunca sürdürdü. 1937 yılında Vehbi Koç ve Ortakları Kolektif Şirketi‘ni 100 bin lira sermayeyle kurdu ve İstanbul’da ilk şubesini açtı.

1938 yılında Vehbi Koç, ticarette kurumsallaşmasında çok önemli bir rol üstlenecek olan Koç Ticaret A.Ş.‘yi İstanbul’da 300 bin lira sermayeyle kurdu. Bu dönemde, Türkiye’nin en önemli iş adamlarından biri haline geldi. Kazandığı gücü otomotiv sektöründe kullanmayı çok isteyen Vehbi Koç, 1944 yılında Bernar Nahum‘la tanıştıktan sonra onu Koç Ticaret A.Ş.‘nin otomotiv şubesinin müdürü yaptı. Vehbi Koç‘un Bernar Nahum‘la yakaladığı sinerji, Türk otomotiv sanayisi tarihinde çok önemli projeleri hayata geçirmelerini sağladı. 1946 yılında Amerika’ya yaptığı yolculuk sırasında, General Electric‘le görüşerek birlikte ampul fabrikası kurmaya ikna etti. Türkiye’ye gelen heyette GE Başkanı Philip D. Reed bizzat yer aldı.

1950’li yıllardan itibaren Vehbi Koç, sanayi yatırımlarına ağırlık vermeye başladı. Otomotivin ardından beyaz eşya, radyatör, elektronik cihazlar gibi pek çok alanda büyük yatırımları birbirinin ardı sıra hayata geçirdi. Ülkede en çok eksikliği hissedilen bu ürünler, yabancılara olan ekonomik bağımlılığın devam etmesine yol açıyordu. Temellerini attığı sanayi tesisleri, ülkede milli ekonominin gelişmesine katkı sağladığı gibi, ekonomik bağımsızlığın da güçlenmesini sağlayacaktı. 1954 yılında Türk otomotiv sanayisinin ilk kuruluşu olan Türk Traktör üretime başladı. Aynı tarihte, Türk Demir Döküm Fabrikası açıldı. 1955 yılında kurulan Arçelik, Vehbi Koç‘un hayatı boyunca imza attığı en önemli başarılardan biri oldu.

Vehbi Koç ve Arçelik

Arçelik her ne kadar 1955 yılında kurulmuş olsa da Vehbi Koç‘un beyaz eşya sektöründe böyle bir yatırım kararı alması 1935 yılına kadar uzanıyordu. Fakat o dönemde beyaz eşya sektöründe yatırım yapacak yerli veya yabancı bir ortak bulamamıştı. General Electric‘le ampul fabrikasında yakalanan sinerji, beyaz eşya sektöründe Vehbi Koç‘un umutlarını tazeledi. 1955 yılında Sütlüce’de Vehbi Koç, Lütfi Doruk ve General Electric ortaklığıyla kurulan Arçelik, Türkiye’de beyaz eşya ve elektrikli ev aletleri sektörünün gelişmesinde temel lokomotiflerden biri haline geldi.

Üretimine buzdolaplarıyla başlayan Arçelik, İsrail merkezli Amcor firmasından kompresör alarak buzdolabı üretmekteydi. Ürünlerin gördüğü büyük ilginin ardından, beyaz eşya sektöründe yeni ürünlere yöneldiler. 1959 yılında ilk çamaşır makinesi piyasaya sunuldu. Üstelik bu ürünler, General Electric markasıyla Ortadoğu ülkelerine ihraç edilmeye başlandı. 1968 yılında Çayırova tesislerine taşınan Arçelik, 1975 yılında Eskişehir’de buzdolabı, 1979 yılında İzmir’de elektrikli süpürge, 1993 yılında Ankara’da bulaşık makinesi üretim tesislerini hizmete açtı. Günümüzde Arçelik, 7 ülkede toplam 18 üretim tesisi, 32 ülkede toplam 34 satış ve pazarlama organizasyonu ile dünya genelinde toplam 145 ülkede milyonlarca kullanıcıya ulaşmakta.

Türk Otomotiv Sektöründe Vehbi Koç

1956 yılında dünya otomotiv devi Ford, 34 yakın doğu ülkesi acentası arasında bir yarışma düzenledi. Yarışmayı Ankara acentası kazanınca, Vehbi Koç Henry Ford‘la görüşmek üzere ABD’ye davet edildi. Yolculuk sırasında Bernar Nahum ve Kenan İnal kendisine eşlik etti. Vehbi Koç ve arkadaşlarının esas düşüncesi, Türkiye’de otomotiv sektörünün gelişebilmesi için öncelikle montaj endüstrisinin başlamasıydı. Ford‘un desteğiyle Türkiye’de kurulacak otomobil montaj fabrikası, Türk otomotiv sektörünün gelişmesini sağlayabilirdi. Bu işe sıcak bakmayan Ford‘un desteğini almak için Vehbi Koç, ziyaret öncesinde dönemin başbakanı Adnan Menderes‘i ziyaret ederek desteğini istedi. Henry Ford‘a hitaben yazdığı mektupta Adnan Menderes, kendilerine her türlü yatırım kolaylığının sağlanacağı taahhüdünde bulundu.

Yapılan görüşmeler olumlu sonuçlandı ve 1959 yılında Otosan kuruldu. Ülkemizde Ford kamyonlarının montajını üstlenen Otosan, ilk yerli otomobili geliştirmek üzere çalışmalarını heyecanla sürdürüyordu. Bu dönemde İzmir Fuarı‘nda gördükleri fiberglas maddesi, yerli otomobil konusunda duyulan heyecanları arttırdı. Sac ile araba kalıbı yapmak oldukça maliyetliydi, oysa fiberglas maddesi maliyeti ciddi ölçüde azaltmaktaydı. Başarıyla sonuçlanan çalışmaların ardından ilk yerli otomobil Anadol‘un seri üretimine 1966 yılında başlandı. Satış fiyatı ise 26 bin 800 lira olarak belirlendi. Üretimi 1984 yılına kadar devam eden Anadol‘un toplam satış rakamı 87 bine ulaştı.

Otosan‘ın ardından Vehbi Koç‘un sanayi yatırımları 1960’lı yıllarda başta Aygaz olmak üzere birbirinden önemli yatırımlarla devam etti. Tüm bu yatırımları tek bir merkezden yönetmek ve kaynak kullanımında verimliliği sağlamak için, 1963 yılında Türkiye’nin ilk holdingi olan Koç Holding kuruldu. Holding bünyesinde yer alan Türkay, Gazal, Türk Elektrik Endüstrisi, Tofaş, Ram, Tat gibi şirketlerle Vehbi Koç, Türk milli ekonomisinin gelişmesi ve kalkınma hedefini gerçekleştirmesine büyük katkılar sağladı.

Eğitim ve Kültüre Verdiği Destekler

Vehbi Koç‘un tüm hayatı boyunca en çok değer verdiği konuların başında eğitim geliyordu. Bu nedenle kendisi, Vehbi Koç Öğrenci Yurdu‘nu henüz 1946 yılında hizmete açmıştı. 1967 yılında 205 hayırsever iş adamıyla birlikte kurduğu Türk Eğitim Vakfı, ülkemizde eğitim görmek isteyen fakat maddi gücü yeterli olmayan gençlere maddi destek sağladı. Sosyal adaletin gerçekleşmesi için fırsat eşitliğine büyük önem veren Vehbi Koç, eğitim için sağlanan destekle ekonomik refahın artacağına inanıyordu. 1968 yılında hizmete başlayan ODTÜ Vehbi Koç Öğrenci Yurdu, 1969 yılında kurulan Vehbi Koç Vakfı ve kaynak sağladığı pek çok kültürel organizasyonla Vehbi Koç, Türkiye’de çağdaş yaşam ve Cumhuriyet değerlerinin yerleşmesinde büyük rol üstlendi.

Tüm okurlarımıza başarı hikayeleri ile dolu bir hafta diliyoruz…

İlgili yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir