Walt Disney: Animasyon dünyasından bir başarı hikayesi…

Amerikalı animatör ve yapımcı Walt Disney, çizim ve hikayeleme konusunda doğuştan büyük yeteneklere sahipti. Kansas’ta başladığı kısa metrajlı film çekimleri sırasında kazandığı deneyimler, çizgi film animasyonlarında yeni teknikler geliştirmesini sağladı. Yarattığı çizgi film karakterleriyle sadece çocukların değil, yetişkinlerin de dikkatini çekmeyi başardı. Başta Mickey Mouse olmak üzere Mini Mouse, Pluto, Oswald, Donald Duck, Daisy Duck, Gufi, Varyemez Amca gibi pek çok karakterle 1930’lu yıllardan itibaren çocukların ve yetişkinlerin hayal dünyalarını güçlendirdi. Karakterlerinin en dikkat çeken özelliklerinden biri, tıpkı Walt Disney gibi aşırı iyimser bir bakış açısına sahip olmalarıydı. En zor şartlar altında bile bu özelliklerini korudular. 1955 yılında kurduğu Disneyland ise eğlence dünyasında yeni bir çığır açtı. Yarattığı çizgi film karakterlerini gerçek dünyaya taşıyan Disneyland, çocukların yanı sıra yetişkinler için de fantastik deneyimlere ev sahipliği yaptı. Bir Ofix Blog klasiği olan başarı hikayeleri köşemizde bu hafta, Walt Disney‘in hayatından kesitler sunarak başarı hikayesini okurlarımızla paylaşacağız. 

Walt Disney kimdir?

Walt Disney olarak bilinen Walter Elias Disney, 5 Aralık 1901 tarihinde ABD’nin Illinois eyaletinde beş çocuklu bir ailede dünyaya geldi. Çizim yapmak konusunda sahip olduğu yetenekler küçük yaşlardan itibaren anlaşılmaya başlandı. Yaptığı çizimler yaşının çok ötesindeydi. Üstelik geniş bir hayal gücüne sahip olduğunu gösteriyordu. Henüz 4 yaşındayken yaptığı çizimler her göreni hayrete düşürüyordu. Bu yeteneğini geliştirmesi için ailesi ona destek olmaya başladı. Babası Elias Disney, aldığı çizgi romanlarda gördüklerini kopyalaması için küçük Walter‘ı teşvik ediyordu. Aynı şekilde annesi Flora Disney de küçük Walter‘la yakından ilgileniyordu. Ailenin maddi durumu iyi değildi. Zorlu hayat şartları içinde küçük Walter 7 yaşına geldiğinde yaptığı çizimleri satarak ailesine maddi destek sağlamaya başladı. Bu sayede ailesi Walter‘ın doğal yeteneklerinin ticari anlamda başarılı sonuçlar doğuracağını henüz bu dönemde anladı. Bununla birlikte küçük Walter, okulda akademik anlamda iyi bir başarı gösteremedi. Derslerle ilgilenmek yerine tüm zamanını hayal kurarak ve çizim yaparak geçirmeye başladı. 

Küçük Walter‘ın doğa ve hayvan sevgisi henüz bu dönemde anlaşılmıştı. Yaptığı çizimler içinde doğa ve hayvan figürleri ağır basıyordu. Buna ek olarak yaptığı çizimleri hikayeleştirmeye başladı. 10 yaşına geldiğinde artık sadece çizim yapan değil, yaptığı çizimleri hikayeleştiren bir çocuktu. Okulda sınıf arkadaşlarına sıra dışı hikayeler anlatıyor, hatta anlattıklarını tebeşir ile tahtaya çizerek resmediyordu. Bu dönemde ailesi ekonomik nedenlerle Kansas’a taşındı. Küçük Walter ise okuldan artakalan zamanlarında tren garında yiyecek ve gazete satmaya başladı. Okulların tatile girdiği yaz aylarında Walter, zamanının büyük bölümünü trenleri ve yolcuları izleyerek geçiriyordu. Böylelikle gözlem yeteneğini geliştiriyor, hikayelerine hız ve hareket öğesi kazandırıyordu. Hayatı boyunca trenlere hayranlığını sürdürecek olan Walt Disney için trenlerin önemi büyüktü. Daha sonra kuracağı tema parkında trenlere verdiği önem bunun bir göstergesiydi. Yaz tatilinde yaptığı satışları daha sonra okul dönemine de taşımak zorunda kaldı. Hem çalışıp hem okumak onu aşırı derecede zorladığı için bu nedenle derslere ilgisini tümüyle kaybetti. 

Walt Disney’in Sanatsal Becerileri

Walt Disney‘in iyi bir eğitim alması için ailesi çok çaba sarf etti. Eğitim hayatına McKinley’de devam etmeye ikna ettikleri Walt Disney, akşamları Chicago Güzel Sanatlar Akademisi‘nde çizim derslerine katılıyordu. Bu sayede çizim alanında kendisini geliştirirken, bu alandaki teorik bilgileri de öğreniyordu. Okul derslerine ilgisini tümüyle kaybetmiş olsa da onu McKinley’de tutan yegane unsur okul gazetesi için yaptığı çizimlerdi. I. Dünya Savaşı’na isabet eden bu dönemde Walt Disney, okul gazetesi için yaptığı çizimlerle herkesi kendisine hayran bırakmayı başarmıştı. Ancak okula daha fazla devam edemeyeceğini anladığında 17 yaşında orduya katılmak istedi. Fakat yaşı tutmadığı için bu isteği kabul edilmedi. Ne var ki Walt Disney‘in vazgeçmeye niyeti yoktu. Şansını tekrar denedi ve bu sefer Kızılhaç‘a başvurdu. Yaşını büyük gösteren bir doğum sertifikası sayesinde bu isteği kabul edildi. Ardından Kızılhaç bünyesinde gemiyle Fransa’ya gönderildi. Burada 1 yıl boyunca ambulans şoförü olarak çalıştı. 

I. Dünya Savaşı’nın devam ettiği dönemde Walt Disney, boş zamanlarını çizim yaparak geçirmeyi sürdürdü. Bu dönemde tanıdığı kişilerin hemen hepsi ileride birer çizgi film karakterine dönüşecekti. Ambulans şoförü olarak gün boyunca oradan oraya koşturuyor, yaralı ve hasta kişileri bir yerlere yetiştirmeye çalışıyordu. Bu sayede pek çok insan hikayesine tanıklık ediyordu. İstirahate çekildiğinde yaptığı çizimlerde özellikle hareket öğesi bu tanıklık sayesinde devinim kazandı. Hatta işi öyle ilerletti ki, ambulansın hemen her tarafını yaptığı çizimlerle doldurdu. Bu çizimlerin bir kısmı ordu gazetesinde de yayınlandı. Böylelikle Walt Disney sahip olduğu sanatsal beceriler sayesinde askerlerin motivasyonunu yükseltmeye başladı. Savaşın ardından Kansas’a geri döndü. Bundan sonraki hayatını karikatürist olarak geçirmek istiyordu. Kardeşi Roy Disney, bir sanat atölyesinde ona iş ayarladı. Burada tanıştığı çizgi film sanatçısı Ub Iwerks, Walt Disney için yeni bir hayatın başlamasını sağladı. Çizim becerilerinin yanı sıra özel efektler konusunda da Ub Iwerks‘ten bu sayede çok şeyler öğrendi. 

Çizgi Film Dünyasında Walt Disney

Walter Elias Disney, sahip olduğu çizim yeteneği sayesinde Ub Iwerks‘ü çok etkilemişti. Kansas’ın önde gelen karikatüristlerinden biri olan Ub Iwerks, Disney‘le birlikte güzel işlere imza atabileceklerini düşündü. Iwerks‘ün Disney‘de gördüğü en önemli özelliklerinden biri, en kötü olaylara bile aşırı iyimser yaklaşımıydı. Disney bu yaklaşımını aslında küçük yaşlardan itibaren kazanmıştı. Özellikle Fransa deneyimi ise bu yaklaşımı daha da güçlendirmişti. Savaşın en zor şartları altında bile Walt Disney, insanları güldürebilecek bir şeyler bulabiliyordu. Karikatür dünyasında bu yaklaşımın çok önemli olduğuna inanan Ub Iwerks, Disney ile birlikte şirket kurmaya karar verdi. Bu sayede karikatür dünyasında büyük başarılara imza atacaklarını düşündüler. Ancak ne var ki yeterince müşteri çekemediler. Bu nedenle şirket kısa süre içinde iflas etti. Bu süreçte Walt Disney büyük bir hayal kırıklığı yaşamış olsa da vazgeçmeye niyeti yoktu. Önüne çıkan tüm engellerin ona güç verdiğine inandı. Ve böylelikle yeniden denemek için mali destek arayışına başladı. 

Kısa bir süre sonra Kansas’ta bir reklam şirketinde işe başladı. Böylelikle Walt Disney film endüstrisine giriş yaptı. Kısa metrajlı filmler çekerek para biriktirdi. Çektiği bu filmler aynı zamanda animasyon alanında farklı perspektifler kazanmasını sağladı. İşlerinden artakalan zamanlarında tıpkı kısa metrajlı filmlerde olduğu gibi sinema tekniğiyle uyumlu yeni bir animasyon tekniği üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırdı. Geliştirdiği yeni tekniği ilk önce reklam ajansıyla paylaştı. Ne var ki ajans bu tekniğe sıcak bakmadı. Yaptığı işlerden yeterince para kazandıktan sonra ajanstan ayrılmaya karar verdi. Böylelikle bir kez daha Ub Iwerks ile yolları kesişti. Yanlarına aldıkları birkaç arkadaşlarıyla birlikte kısa çizgi filmler çekmek için yeni bir şirket kurdular. 6-7 dakikalık bu çizgi filmler sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de oldukça sıra dışıydı. Kansas tiyatrolarında gösterimine başlanan bu çizgi filmler, animasyon alanında Walter Disney isminin bir yıldız gibi parlamasını sağladı. Art arda yarattığı çizgi film karakterlerinin hepsi de özellikle çocukların büyük beğenisini kazandı. 

Walt Disney Çizgi Film Karakterleri

Walt Disney denildiğinde akla gelen ilk karakter şüphesiz ki Mickey Mouse karakteridir. Bu karakter aslında Walt Disney‘in kendi hayatından pek çok iz taşıyordu. Fransa’dan döndükten sonra çeşitli gazeteler için karikatür çizmeye başlamıştı. Bu dönemde bir kilise rahibi çizimlerini çok beğenmiş, kilise etkinlikleri için karikatür çizmesini teklif etmişti. Küçük bir ücret karşılığında bu teklifi kabul eden Disney, aynı zamanda da rahipten kalacak oda istemişti. Rahibin temin ettiği odada maalesef fare vardı ve Disney bu fareden çok korkuyordu. Fakat öteden beri en kötü olaylara bile aşırı iyimser bir yaklaşım sergileme alışkanlığı burada da kendisini gösterdi. Fareye Mickey adını verdi ve onunla ilgili hayali maceralar tasarlamaya başladı. Walt Disney filmleri içinde ana karakterlerden biri haline gelecek olan Mickey Mouse karakteri bu şekilde ortaya çıktı. Mickey Mouse ile başlayan çizgi film karakteri üretme serüveni, kısa sürede başka karakterlerle gelişti. İlk olarak Mickey Mouse‘un kız arkadaşı Mini Mouse geldi ve hikayeler gelişti. 

Peter Pan, Walt Disney için önemli bir diğer dönüm noktasıydı. Çizgi film dünyasında Disney, sadece yarattığı karakterlerle değil, aynı zamanda çocuk masallarıyla da çok önemli başarılara imza attı. Geliştirdiği animasyon teknikleri içinde en başarılı uygulamalardan biri Peter Pan ile seyirciyle buluştu. Bu süreçte Walt Disney karakterleri de gelişmeye devam etti. Mini Mouse‘tan sonra Pluto, Oswald, Donald Duck, Daisy Duck, Gufi, Varyemez Amca gibi çok sayıda karakteri çizgi film dünyasına kazandırdı. Bunlar içinde Pluto, ilk olarak Mickey Mouse‘un köpeği olarak seyirciyle buluştu. 1940’lı yıllardan itibaren ayrı bir karakter olarak öne çıktı. 1930’lu yıllarda özellikle Oswald karakteri ön plandaydı. Aynı şekilde, bu karakterin gelişiminde Ub Iwerks de önemli katkılar sağladı. Diğer taraftan Donald Duck karakteri, tüm zamanların en popüler çizgi film karakterlerinden biri haline geldi. İlk olarak 1934 yılında seyirciyle buluşan bu karakter, farklı kuşakları ortak paydada buluşturdu. Diğer çizgi film karakterleri de dünya genelinde büyük ilgi gördü. 

Walt Disney ve Mickey Mouse

Amerikan film endüstrisinin kalbinin attığı Hollywood, öteden beri Walt Disney‘in hayallerini süslüyordu. İlk olarak 1923 yılında geldiği Hollywood, özellikle prodüksiyon işlerinde Kansas’la karşılaştırılamayacak kadar güçlü imkanlara sahipti. Bu dönemde Walter ve Roy Disney kardeşler, çektikleri Alice Harikalar Diyarında serisini satmak için birçok yapımcıyla temaslarda bulundular. Günlerden bir gün, Margaret Winkler isimli bir çizgi film dağıtımcısıyla tanışma fırsatı buldular. Böylelikle animasyon alanında çok daha büyük ticari başarılar elde etme fırsatı yakaladılar. Kazandıkları parayla birlikte Disney kardeşler, yeni bir ofis kiraladılar. Aynı zamanda çizgi film yapımında daha kaliteli kağıt ürünler kullanmaya başladılar. En başarılı sonuçları özellikle selüloit kağıtlardan elde ettiler. Kullandıkları kaliteli boyalar da çizgi filmlerin görüntü kalitesini yükseltti. Alice Harikalar Diyarında serisi Hollywood’da dikkatleri kısa sürede çekti. Bu sayede önemli ciro başarıları elde ettiler, yeni elemanlar aldılar. Tabii, çizgi filmlerinin taklitleri de yapılmaya başlandı. Diğer taraftan dağıtımcılar daha düşük fiyat ödemek için tüm fırsatlardan yararlanmaya başladılar. 

Eğlence dünyasında Walt Disney isminin öne çıkmasını sağlayan en önemli gelişme Mickey Mouse‘un doğuşuydu. Tüm çizgi film karakterleri içinde en fazla ilgili bu karakter gördü. Hayatını henüz yoluna koyamadığı bir dönemde yarattığı bu karakter tıpkı kendisi gibi aşırı bir iyimserliğe sahipti. Aynı zamanda da insani özellikler taşıyor, maceraperest bir kişilik sergiliyordu. Hollywood’da geçirdiği ilk döneminde önemli başarılara imza atan Walt Disney, bir süre sonra dağıtımcılardan kaynaklanan nedenlerden dolayı sıkıntılı süreçler yaşamaya başladı. Buna ek olarak yarattığı karakterler çalınmaya başladı. Bu süreçte Disney, Mickey Mouse karakterine sadece hayat vermedi. Aynı zamanda da bu karakterle hayata tutundu. Başka bir deyişle Mickey Mouse karakteri Disney için basit bir çizgi film karakteri olmanın çok ötesinde bir anlama sahipti. Üstelik insanların büyük bölümünün pek de sıcak bakmadığı fareleri sevimli hale getirmişti. Farelerin de insani nitelikler taşıyabileceğini göstermişti. Mickey Mouse‘un maceraları zamanla o kadar sevildi ki, çocukların fare korkularını yenmelerine bile katkı sağladı. 

Eğlence Dünyasında Walt Disney

Telif hakları konusunda yaşadığı olumsuz olayların etkisiyle Walt Disney, hayatı boyunca Mickey Mouse karakterinin telif haklarını asla satmadı, kimseyle paylaşmadı. Kazandığı telif ücretleri sayesinde kurduğu Disney Stüdyoları‘nda Mickey Mouse başta olmak üzere karakterlerinin yeni maceralarının tasarım ve senaryo süreçlerinin bizzat başında bulundu. Çektiği sesli ve renkli filmler sadece tiyatro ve sinemalarda değil, aynı zamanda televizyonda da gösterilmeye başlandı. Kazandığı telif ücretleri sayesinde daha büyük prodüksiyonları gerçekleştirme fırsatı buldu. İlk uzun metrajlı filmi olan Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler ününe ün kattı. En büyük hayali ise çocukların aileleriyle birlikte eğlenebileceği bir park kurmaktı. Nitekim bu fikri günlerden bir gün bir parkta oturup dönme dolaba binen çocukları izlerken geliştirmişti. Kurmayı düşündüğü tema parkı da tıpkı çizgi filmleri gibi sıra dışı niteliklere sahip olmalıydı. Çocukların yanı sıra yetişkinler için de fantastik deneyimlere ev sahipliği yapacak bu park, Walt Disney ve çizgi film karakterlerinin ismini sonsuza kadar yaşatabilirdi. 

Bu düşünceler doğrultusunda Walt Disney, Los Angeles’ta kurduğu Disneyland’ı 1955 yılında ziyarete açtı. Başlangıçta bilet fiyatları biraz yüksek bulundu. Ne var ki Disneyland, tema park konseptiyle son derece sıra dışı bir yerdi ve Walt Disney‘in zengin hayal gücünü mühendislik alanında en uç noktalara taşıdı. Disney‘in 1930’lu yıllardan itibaren yarattığı tüm çizgi film karakterleri artık gerçek dünyada ziyaretçilerini bekliyordu. Bu sıra dışı fikir, genç yaşlı hemen her kesimden insana heyecan veriyordu. Eğlence sektöründe devrim etkisi yaratan bu gelişme, bu sayede Walt Disney prodüksiyonlarına ilgiyi dünya genelinde arttırdı. Disneyland aynı zamanda da önemli bir turizm merkezi haline geldi. Dünyanın pek çok ülkesinden insanlar, özellikle Disneyland’ı ziyaret etmek için günler süren yolculuklar yapmaya başladılar. 15 Aralık 1966 tarihinde Walt Disney, gırtlak kanserinden dolayı hayatını kaybetti. Vasiyeti üzerine cenazesi yakılarak külleri California’daki Forest Lawn Anıt Mezarlığı‘na defnedildi. Walt Disney şirketi günümüzde yıllık 30 milyar dolarlık gelirle animasyon alanında liderliğini koruyor. 

Tüm okurlarımızın her gününün bir başarı hikayesi ile geçmesini diliyoruz… 

İlgili yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir